Cennetten kovulan Adem ve Havva'nın ayak izleri mi var yüreğimizde?Cennet gerçeğimsin Ey şehr-i İstanbul’un bana sunduğu kevser tadında ab-ı hayat Aşk sağnağı ile beni mutlu eden âdem Gece musalla soğuğu elleriyle örterken şehre Beni tut. Yakala hadi! Mesken iken yamalı yüreğim ıssız kaldırımlara Sen ki umudum. Sen ki sonsuz bir romanın baş kahramanı Avuçlarımda gezinen cümleler beni uçuruma sürüklüyor Adanmış bir kurban misali Hiçim diye göz yumuyorum hicranın dipsizliğine Ecele mahkum olmalı mıyım sence cancağızım? İsm-i nâzımın baş harfine sığınan kuru bir ağaç gövdesi Sende bir kibrit çöpü Vakit yanmak,yakılmak Aydınlığı Şemsliğinden alan gök karala çalmayasın Tut beni en maviliğinle can özüm Çengelle yüreğimi şehr-i İstanbul’a Sevda hudutlarında çizgiyi Azrail geçmesin Adım atmasın ’bir’ olan saatin tik takında beton duvarda bir gölge Kanbur sırtlı zargoşt Sınır ihlalinde yüreğini, yüzümü doğru çevirdi Gövdemde azınlık halimi kalabalıklaştıran yâr Köklerime sarıl,ısıt beni (d)üşüyorum. Düş cesaretinle güç ver bana cancağızım Kücüklüğüme inat sen maviliğine götür Reva görülen kadere binayen sen beni vuslata denizine çal Ve Kanatlandır Eminönü Yeni caminin önündeki güvercinleri Gurbet bitti, Acı bitti diye küçük kanatlarına çırparken Sana izah edecek bir dünya Çok cümleler var hicran heybemde Sana sözcükler arayım durmak Kalemi kırmak geçse de kıramamak En iyisi susmak belki de Yusuf’u en çok sana benzettim Züleyha’lığa sorgusuz sualsizce soyundum Ekmek kırıntısındaki sevinçlerde büyüttüm seni Göğe kanat bir turnadan öğrenirken sevda türkülerini unutulmuşluğa ait ne varsa aldı, götürdü geçmişten Vakit ben ve sen olurken Vuslat için mülteci besleyen arka sokaklar yataklık etti Sonsuzluğa göç etmeye niyetlenirken bizi Bir Temmuz sıcağında düşsün hicranın çaldıkları Özlem bir masala tekabûl olsa da En yalın haldeydik seninle Adressizliğime düşen mektuplar aldırmadan yamayacak kırıklıkları Şehr-i istanbuldan çalıp mukaddesliğini yüreğimize mayalarken vuslatı Ne varsa götürecek Eylül sarılarını İtinayla biriktirdim(n) İsa tebessümlerinde hüsnüyusuflar Yasaklanmış, Sorgulanmış geçmişi dönerken cemalini Dar-ı acunda birkaç toprak bile yer yok bize iki gözüm Kalemin sesli harflerinde yaşadım seni sen vazgeçilmezliğin tam ortasında durarken Ve Beni hangi senli cümle yanına getirir cancağızım? Bana ait bir kalem Sana ait bir kağıt Tüm luğatlarda aynı cümle Üç harf, Tek heceydi yazdıklarımız, yazacaklarımız Hangi tanım kapısı bize ’buyur’ der ki iki gözüm ? Yok yok... Gerçek mi yoksa hayal ürünü nefesimiz? Cennetten kovulan Adem ve Havva’nın ayaz izleri mi var yüreğimizde? Söyle şehr-i İstanbul ben,yokluğun yoksulluğuna kurulu bir saatim Herşey sen derken Bendeniz senden nasıl vazgeçeyim cancağızım gordion 02/07/2011 |
Tut beni en maviliğinle can özüm
Çengelle yüreğimi şehr-i İstanbul’a
Sevda hudutlarında çizgiyi Azrail geçmesin
Adım atmasın ’bir’ olan saatin tik takında
kutlarım sayın hocam duygular yine tavan yapmış..tebrikler.