Katil Maktül Ve S/onsuz Bir Aşk Hikayesi
Katil Maktül Ve S/onsuz Bir Aşk Hikayesi
"AŞKIN SEVDA RİVAYETİ" Aşkın sevdanın z/amansız holiganı An’ı unutup, Dakikalarda s/aklamaya çalışır özlemi Taze toprakta Kırıldı kırılacak mevsimde ağaçlarda saklar.. Yakalandı yakalanacak, S/aklayamaz aslında sevdasını da sakladım sayar! Kirlettiği topraktadır şimdi ay ve yıldızlar.. güllerin kanıyla kızıllanmış, ıslanmış toprakta yatar ölü anılar.... Ne yaz ne kış çalar kapısını mevsimler küs,zaman durmuş son/bahar özlemi içini yakar... Oysa aşka kurmuştuk saatleri Guguk kuşları ölü Saatler, s/usta durmuş ,kanlı bıçaklı bir mevsimden kaçmış t/ay, Dondurmuş kanı karda yatan soluk ölü yıldızlar... Donmuş gözlerinde zaman geriye ölü c/anlar gibi bırakılmış yaşanılanlar... Bir tek nefes kalmış geriye Ayyaş şarkılar dolaşmış boş sokaklarda,ayık! Asılı kalmış gülüş/ü/n/m havada Kimbilir hangi yaşamdan kalma bir umut ,bir g/iz bir sombahar yaprağı rüzgarda salınan uçarı arayış S/aklanabilirdi ki boşluğunda sevdanın? Kaç köpeğin gözünde şefkat diye doğardı aşk,ölümden sonra Kaçının dişlerinin arasında parçalanırdı deniz kan kırmızı diye bir renk olduğunu kediler,köpekler bile anlar Ölümden sonra öldürüldükten sonra aşkın sevdaya! aldanışım geliyor aklıma Gözlerinde; ışıksız ölü yıldızların yasını taşıyan taylar, dörtnala koşarlar ,mevsimden mevsime, ş/aşkın! Mektubunu bulamamış adresler gibi koşarlar , koşarlar ,koşarlar.... Nal seslerinde yankılanır acı Mevsim mevsim,renk renk k/anarlar... can kırığı, cam kırıklarıyla dolu patikalardan duyulur sesleri duyulur çok uzak dağlar ardından kendilerini yağmura bırakırlar yorgun ve karanlıktır gök! ürkütücü... Karanlık gecelere alışamazlar Aşk diye yelelerinin rüzgarlarında çığlık Toynaklarında acıyı taşırlar anlardan anı toplar ,avutur kendilerini soytarılar Bir ağıdın s/esinde yankılanır çığ/lığ/ı aşkın! Kışın soğuğuna inat Karın beyazına sarınmış Yeşilin müjdecisi baharı bekler herşeye rağmen ölü yıldızlar soluklandıklarında soluklanır umut Mevsimlerin küskünlüğü çok uzun sürmez ,bulutların yazgısı gökyüzünde asılı Kimsemiz yok artık kendimizden başka Aşka daha çok var Bekleyeceksin Ekleyeceksin ucuca alevi, hasreti, öfkeyi, aşkın ekmeği emeğin olacak Aç kalacaksın kalacağız bir zaman Dallara tutun sen! Ayağın kaymasın dimdik bir yokuşa tırmanırken Dilinin en lal olduğu zamanlardan kalma birkaç evin ışığı yanarken Beni hatırla! İsyan,yalnızlık ve özlemdir maktül aşkların tanıkları yüzüklere kazınmış adlardır bazen mezar taşları Hiç tanımadığın o şehir özlediğin olacak,aldırma! O mavi,o güneş,perdeleri kokunu taşıyan uzun pencereler özlemin kokuyor hala Azad edersin kuşları,bir bulsan mevsimini,mevs/im/lerini Salıverirsin düşlerinin senasına semasına Ne anlardın,ne de anlayabildirdin ,iniltileri umursamazdın zamanda kaybolan anıların peşine düşmezdin sanki şimdi, bırak kendini rüzgara Yapraklara Hiç de beklemediğin bir anda Gelecek aklına, adını unuttuğun sevda kendi kendini vuracaksın alnından üstelik kurşunsuz,barutsuz bir silahla.. bulamazsan kaybettiğin mevsimi Aramazsan... sadece aşkla,aşkta,tam da tan vaktinde söküp atacaksın kalbindeki irini Sen de t/ayları hatırla yeniden... En umulmadık zamanın anlağında yazılıdır adın çünkü Çünkü ümidin hüznün/ün adını s/aklar Alnımızdaki sevda Adın/m/ı ve aşkı sakladığın alnında Aklamayı beceremediğindendir yalnızlığın,saklanmışlığın geceye s/usmak düşer ve umurunda değilmiş gibi yaparken mevsim Mütebessim bakar kayıp ilanlarına... 1 temmuz 2011/ istanbul/Bakırköy Gülgün A.A. |
sadece aşkla,aşkta,tam da tan vaktinde söküp atacaksın kalbindeki irini
Sen de t/ayları hatırla yeniden...kutlarım...