SENİN GÜZELLİĞİN!
(Rüzgâra ithafen...)
Allah’ ım bu… ….bu ne kadar da güzel.. Akşamın leylisinde Pencereyi itip giren sevgili.. Ve Seni nasıl özlemişim bir bilsen Çok..! elbette çok çok seviyorum seni ama… Demin var ya, Sorgusuz izinsiz Bu eve girişin…; Yani.. ; Meğer sahibi senmişsin bu evin, bu Mutfağın…bunu anladım. Bu serinlik…. Allah Allah… diyorum Aralığın ortası, soba bir şey yanmıyor evde ve üşümüyorum, Sen estikçe ısınıyorum. Eesss! N’olur eeesss! Dilediğin gibi! Al beni de Götür beni! Sözlükteki kelimeler kırılıyor; Senin güzelliğini iki kelimeyi bir araya getirip diyemiyorum. Senin güzelliğin.., Senin güzelliğin!... yani Senin güzelliğin…! Nasıl anlatsam…; Senin zerafetin, Senin gücünün kasvetin heybetin Senin yüzüme dokunup geçişin Senin bana dokunup ürpertişin Bir an durup, esmeyip, Pencerenin önünde öyle sessiz bekleyişin… Ve sevgili bana seslenecek mi Gelecek mi gelmeyecek mi diye Elim kolum bağlı bekleyişim… Usulca süzülüp tekrar içeri Takvim yapraklarını oynatışın… sesini dinliyorum… Seni dinliyorum mutfaktaki havluyu Köşede asılı bereket biberlerini Sallamaya başlaman… Yüzüme değişinde, doğanın harikulâde orkestrasıdır içime dolan. Keşke herkes senin ne kadar güzel olduğunu Görebilse…! Cömertliğin, karşındalıksızlığın, cesaretin, Hiçbirimizi zengin fakir ayırmadan şevkle kucaklayışın, Gönülden öpüşlerin.. Her halin bir seviş, Her halin tutkuyla! Ve karşında bir an utanıyorum. İnsan aklının yetmeyeceği kadar güzelsin. Sen bunca güzelken, Sokakta evde güzelliğinle herkesle beraber Beni de sararken Tanrım…! Tanrım çok utanıyorum…..!; Senin zerafetine değen kabalığımdan, Hantallığımdan, güzelliğinin Gücünün karşısında acziyetimi anca idrak edip Çirkinliğimden utanıyorum. Ezgi Su BaşaR aralık 2010 |
Sevgiyle...