Bozuk Pusula
Sözcüklerini gergin tutma.
İçindeki sesle konuştuğun kadar özgür bırak sesini. Anlıyorum… Ağlamaklı ses tonundan bir şeylerin ellerimizden kayıp gittiğini. İnsan, hayatı öğrendiğini sanırken ani bir kalp ağrısıyla düşüyor olduğu gibi. Getiriyor kalbimin kaynaşıp taştığı yere anlamsız yüreğimi. Bozuk bir pusula gibi hayatın insana öğrettikleri. Günden güne ufalanan hayalin, batık bir gemi şimdi. Sahi var mıydın? Gülümsüyor muydun yüzüme bakarken? Nasılda yalanmış... Gözlerine yalanı nasılda öğretmiş yalancılıkta ustalaştırmışsın basit yüreğini... Gergin durma karşımda. Çıkart siyah çantanda beslediğin bensiz, bana ait olmayan gerçeklerini. İlk çatışması değil...korkma bırak bulduğun gibi... Yalnız doğan, yalnız ölür... bilirim keskinin ucunda ufalan gerçekleri... Doğruyla yalanın çatıştığı an kırılma noktası gibi ayrılır, paramparça kalır birşeyler. Beslemenin anlamı yok yarına dair hülyalı... Hadi ağla... dökül karşımda, erit buzdan heykelini... Sen kalbini siyah çantandaki kara kaplı kitabın sayfaları arasında kuruttun... Senle toz toprak oldu sarayların bahçesindeki güller leylalı. Konuş... 29.06.2011 |
Şiirin başlığı ile başlayan altı çiziliesaj: Toplumlumda gun geçtikçe olaganlaşan ve bieysel olarak biizm bile zamana zamna doğruyanlış ayracından yanlışlığa düşdüğümüz bir dönemde; kitlelere dayatılmış bulunan ve onların çıkarlarıyla çelişen verilerin hayatın akışı içinde normalleştirilmesini, doğalmış gibi kanıksatılmasını ve sıradanlaştırılmasını sağlayan bir bozuk pusula göndermesı yapmış sanki... Öznel bir gözle bendili hikayesini örnekleyecek olursak sistemin kendi çıkarlarına göre kurulmuş değerler matrisi üzerinden bir durum tespiti yapmış...
Emeğine sağlık, yeni keimelerde buluşmak üzere...