haberin olsun bu kez puslu irislerin coşkun sessizliğiyle ve tarlatansız bakışlarla yoklayacağım yüzünü aklımı almasın diye umursamaz, yemsiz sorgularla tutacağım bileklerini bildiğin gibi değil bulduğum gibi sobeleyeceğim yüzündeki izleri belki de eski heyecanımı görmek isteyeceksin taze ölüm izleri gibi ama heybesi delik her şehir efradı gibi aç karnıma yutacağım bu kez sarfettiğin sözleri!
belki de acır tonda ve güne değen pişkin yanımla dolar iris tabakam veya vurdumduymaz iki kuşak sararım gözlüklerime ama derin izlerle kertilmiş bir aşkla bakamam bilcümle!..
ezberine mülketmiş afişe kurgular bekleme artık benden kundaklandı onlar çoktan! uzak mezralara gömüldüler kararlıyım becebilirsem empati kaçkını kelamlarla söveceğim bu kez yangına dökülen su gibi derinden gelirse iç sesim sev gitsin benim gibi! onun da ehemmiyetini korkma vurulmaz artık alnına halvet_i çeper alışkanlık diz yaralarını geçmişse hele!
ve sakın yüz verme dilencilere! ne benzin sağ kalır ne kırılmamış öykünmedik, iklimin gün gelir körelir umudun kapanır kuyular eskir bedenin esrik dün/yandan yeni lehçeler yamarsın kendine o utanmazlar park ederler coğrafyana ve pay isterler geçmiş adına teker teker, kendilerine!..
iki birden ’daha büyük bir olmak hevesi’ ya sevmek seven hani güneştir, sevmek de en asil tümce bu eşitlik bozulduğunda yakar en çok kararsız uykulara değince kara geceler dolar cepkenin ceplerine ne asillik kalır ne yarına güvence aşksa beyaz bir bilmece...
bir öküz ömrü kadar sürerken hayat ve hep aynalara düşer geciken kıymet takdiri nedense _ayna ayna söyle bana_ yılları alırken koynuna uzanırsın yalnızlığa gerdanı da süsler elmas kırılgan damarları da bin kare hecelense de bir kere yazılır aşk bir bilmeceye!
yırttım, zaman kaybıydın diyen tümceleri yaktım dizlerimdeki nasırlı nasılları açtım gölgesinden büyük ellerimi! senden ıramaya zorlarken azlimi olabildiğince kaybettim her defasında kendimi yine...
yüzümün beyazı aldatmasın seni ne öğütmedik unum kaldı ne karartmadık ışık... un ufak façalarla sürsem de yılları, fayda etmedi bir şarkı ezberlemiştim vaktiyle suya çizilmiş kırmızı dudaklı bir gemiydi kaç kere yolladıysam şarka _ ölsün diye_ hep batıdan geri geldi!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kavanozdaki Büyücü şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kavanozdaki Büyücü şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
sen kara bir büyücü
hep söylediler ki;
en acı yara bir kaç ayda geçerdi
bir parmak bal değmişti dilime
ve unutmak kavanoza hapsolmuş bir reçeldi!..
TEBRİKLER ŞAİR ELLERİNE YÜREĞİNE SAĞLIK