sabah sabah …yine bir yaz mevsimi kokusunda haziransı durumlardayım sabahı az önce bulmuş akşamdan kalma bir esinti saçlarımda dolanmakta serin serin gün gelmiş de oturmuş pencereme uzaktan bir davul sesi geliyor çok hoş birkaç karga da bir türkü tutturmuşlar gak gak edebiyatı işte kuş cıvıltıları giderek artmakta “zaten karga da bir kuş değilmi ki” diye düşünmeden de edemiyorum bu arada her şey ne kadar da romantik Allahım ! gün ne kadar da güzel başlamakta şehrin nispeten sakin bir bölgesinde ağaçlık çimenlik bir yerlerdeyim yeşili çok severim zaten hep demişimdir “olacaksa çağla yeşili olsun” diye ne ilgisi mi var bu saatte böyle romantik bir ortamda insan biraz kendinden geçiyor aslında yaz hiç iyi gelmez bana sıcaklardan sanırım dağıtırım biraz şehr-i İstanbul da şen bir sabah işte koyun, kuzular da meleşirlerdi şimdi buralarda olsaydılar ah ah ... köyümü özledim şimdi çok uzaklarda bir köy olmalı benim diyebileceğim birkaç da sığır, camız elbet toprak damlı evimin damından düşmeliyim sık sık sonrası “düşen düşene” zaten yazmıştım onu da bir şiirimde çok zevklidir aslında damdan düşmesi hele uyku arasında daha hoş sürprizlere bayılırım ben sabah sabah yüreğimi paylaşıyorum güne birlikte başlıyorum işte sizlerle uçuk kaçık mı oldu bilmiyorum şiir mi demeliyim buna yoksa nesir mi , düz yazı mı yoksa desenli midir ne bileyim ama böyle oldu işte idare edin dostlar ne de olsa yaz halleri bunlar biraz da haziransı özel durumlar … Mert YİĞİTCAN 26 haziran 2011 istanbul |