Aşk; Boşluktur... Boşluktayken tutunduğumuz herşeye Aşk dememiz de biraz ondandır...
anladım ki biz acı çektirmekten sevemiyoruz birbirimizi
bu içimdekiler haziran soğuğu bilmelisin iğde çiçeğinin içindeki kuşkusunu
içsel yağmurlarda ıslanırken aşkın saç-ak-ları ve kanamalı ölüm anlarında kıvranırken bakışlarım cümle yoklamalarında buldum seni
boşluklarca düştüm boşluklarda düştün bir avuntu olduk dudak avazlarında
yara bendim akan kan sendin bu duvarlar zoruma gidiyordu kaldırmalıydık aramızdan bu soğuk gururu ben sevmem gereken birini sevmiştim hepsi buydu
noktalarını tanıdım, ünlemlerine boyun eğdim bu sendin, beklediğimdin soru işaretleriyle kucak dolusu çıkageldin
kaybetmek için erken, derken bulduğum yerde yitirdim soluğunu ellerin şehirlerce uzaktı gözlerinin sıcaklığına dokunamıyordu gözlerim yoktun yakınımda tüm yakınlığına rağmen uzaklardaydın el kadar yakın değildin yamaçlarıma uzaklığını ateşe verdim
ki bu gördüklerim görmek istediklerim değildi bulmak istediğin yerde aramadın hiç beni
giderken içimin vagonları senden katar katar hasret akan şah damar sıcaklığıydı bilmedin bile gittiğimi, hiç sezmedin
sana bir gitme anında tutulduğumdandı bu can çekiş provaları
esrar içmiş duyguların dağılmışlığı vardı sende ışıktan kamaşmış bir kalp kapağıydı göremeyen sezgilerin
bendeki hırçın okyanus maviliği sana çarpıp gökyüzü oluyordu kırlangıçlar göç ediyordu kanatlar geçiyordu aşk sözlerimizde
yeminlerimize yalan bulaşıyordu çaresiz, ikilemlerin med cezir ırmağında kayboluyorduk aşk’ı kirletiyorduk aşk ile
benzetmeler bezemiyordu çiçeklenmelerimizi yorgun şiirler yazıyorduk birbirimize ya da ben ne yazsan kendime sayıyordum ihtimaller denizinde boğuluyordum
kimse bilmiyordu uyku haplarıyla intihar etme çabasıydı bizimkisi ama öldürmüyordu, sadece uyutuyordu aşk bizi
oysa biz ölmek istiyorduk, can çekişmek acıtıyordu can’ımızı çekişmeler, çekişmeleri can acısı yakıyordu
kara bir bulut geldi çöreklenmiş gibi yayıldı mayalanmış aşkın üzerine pişmedi, çiğ kaldı damağımızda oturdu aşk! içimize
kara kediler şaşkınlıktan beyaza kesildi beyazlar sevmedi bizi eli boş döndü yurduna aşk nöbetçileri
sevinemeyen garipler bahardan ümidi kesti beklenmeyen bir kışta çiçek açmış zavallı bir ağaç gibiydi pusuya yatmış ’birileri’ ki çığlıkları hala kabus olup giriyordu koynumuza ’kimilerinin’
kuyruk acısı can acısından beterdi aşk yaraşıyordu acıya hiç bir kıvranışa benzemiyordu krampları eşsiz sancılar yokluyordu severken birbirimizi
şimdi sökülmüş ceplerini dikiyorum aşk’ın kinden delinmesin diye sevgimiz öfkelerden ayıklıyorum kalbimizin birliğini
öyle kesindi ki yargısı öyle derin bir iç çekiş anında katli vacip zamanlarda
yine de bilmezdik severken böyle şahane / böyle flu ölüneceğini
ölünce anladık ki tekrar doğmak da varmış öldüğün yerden yeniden -parantez içlerinde- o fiyakalı aşk için...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
hırçın ölümler şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
hırçın ölümler şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
anladım ki biz acı çektirmekten sevemiyoruz birbirimizi
herşeyi o kadar iyi anlatmış ki bu dizeler sustum !!!
beyin gücüyle herşey yapılabilir ama; yürege hükmetmek zor... ve maalesef bazen imkansız.. çekilecek bi acı varsa; çekiyoruz.. alacaklarını alıp vereceklerini verip gidiyor sonra...
uzuuun uzuuun okudum fulyaa .. başa aldım bir daha okudum...sen de ki bu uzaklıktaki yakınlığın ya da yakınken ki uzaklığın işlenişini seviyorum...beni karşılıyor biraz herhalde... selamlar sevgiler tatlım
anladım ki biz acı çektirmekten sevemiyoruz birbirimizi
bu içimdekiler haziran soğuğu bilmelisin iğde çiçeğinin içindeki kuşkusunu
içsel yağmurlarda ıslanırken aşkın saç-ak-ları ve kanamalı ölüm anlarında kıvranırken bakışlarım cümle yoklamalarında buldum seni
boşluklarca düştüm boşluklarda düştün bir avuntu olduk dudak avazlarında
yara bendim akan kan sendin bu duvarlar zoruma gidiyordu kaldırmalıydık aramızdan bu soğuk gururu ben sevmem gereken birini sevmiştim hepsi buydu
noktalarını tanıdım, ünlemlerine boyun eğdim bu sendin, beklediğimdin soru işaretleriyle ve boşluklarla kucak dolusu çıkageldin
kaybetmek için erken, derken bulduğum yerde yitirdim soluğunu ellerin şehirlerce uzaktı gözlerinin sıcaklığına dokunamıyordu gözlerim yoktun yakınımda tüm yakınlığına rağmen uzaklardaydın el kadar yakın değildin yamaçlarıma uzaklığını ateşe verdim
ki bu gördüklerim görmek istediklerim değildi bulmak istediğin yerde aramadın hiç beni
giderken içimin vagonları senden katar katar hasret akan şah damar sıcaklığıydı bilmedin bile gittiğimi, hiç sezmedin
sana bir gitme anında tutulduğumdandı bu can çekiş provaları
esrar içmiş duyguların dağılmışlığı vardı sende ışıktan kamaşmış bir kalp kapağıydı göremeyen sezgilerin
bendeki hırçın okyanus maviliği sana çarpıp gökyüzü oluyordu kırlangıçlar göç ediyordu kanatlar geçiyordu aşk sözlerimizde
yeminlerimize yalan bulaşıyordu çaresiz, ikilemlerin med cezir ırmağında kayboluyorduk aşk’ı kirletiyorduk aşk ile
benzetmeler bezemiyordu çiçeklenmelerimizi yorgun şiirler yazıyorduk birbirimize ya da ben ne yazsan kendime sayıyordum ihtimaller denizinde boğuluyordum
kimse bilmiyordu uyku haplarıyla intihar etme çabasıydı bizimkisi ama öldürmüyordu, sadece uyutuyordu aşk bizi
oysa biz ölmek istiyorduk, can çekişmek acıtıyordu can’ımızı çekişmeler, çekişmeleri can acısı yakıyordu
kara bir bulut geldi çöreklenmiş gibi yayıldı mayalanmış aşkın üzerine pişmedi, çiğ kaldı damağımızda oturdu aşk! içimize
kara kediler şaşkınlıktan beyaza kesildi beyazlar sevmedi bizi eli boş döndü yurduna aşk nöbetçileri
sevinemeyen garipler bahardan ümidi kesti beklenmeyen bir kışta çiçek açmış zavallı bir ağaç gibiydi pusuya yatmış ’birileri’ ki çığlıkları hala kabus olup giriyordu koynumuza ’kimilerinin’
kuyruk acısı can acısından beterdi aşk yaraşıyordu acıya hiç bir kıvranışa benzemiyordu krampları eşsiz sancılar yokluyordu severken birbirimizi
şimdi sökülmüş ceplerini dikiyorum aşk’ın kinden delinmesin diye sevgimiz öfkelerden ayıklıyorum kalbimizin birliğini
öyle kesindi ki yargısı öyle derin bir iç çekiş anında katli vacip zamanlarda
yine de bilmezdik severken böyle şahane / böyle flu ölüneceğini
ölünce anladık ki tekrar doğmak da varmış öldüğün yerden yeniden -parantez içlerinde- o fiyakalı aşk için...
-------------- Hangi nesne nihayetlenmedi ki, Hangi sevda doyuyunca yaşandı Zamansız esiyor kader rüzgarı Kopuyor dalından güller zamansız Taşarken gönülde sevda pınarı Yıkıyor eller zamansız..........
Sevgim sevgin olsun can şaire,sevgi ve saygılarımla...
Uslub açısından dıgerlerınden kendını ayrıştıran başarılı bir anlatım dili var. Dİzelerdeki betimlemeler, imgeler oldukça zenginleştirmiş şiiri... Aynı zamanda duygusu yüksek bir şiir olmuş. Kendi içinde tamperananı koruyan akıl, duygu, düşünce, birlikteliğinin insana özgü dışa vurumlarını dile getirmiş bir çalışma. Kendi öznelliğinin yanı sıra okurda düşünce perdelerini aralamaya namzet bir çalışma...
Kendi içinde mistik bir reenkarnasyon taşıdığına şahitlik ediyoruz. Dikkatli okuduğunuzda; Şairin kendi dunya bakışından(duygular dünyasından) topluma yönlendirdiği alt mesajı yakalamak mümkün. Bazı mısralar butunun dışına taşarak çok daha elıt bir hava katarken şiire, bazı mısralarda buda olsun sankı üstteki kıtaya uygun oldu şahıkasında bir göruntu verıyor. Genelin içinde öyle parıltılı dizeler vardı ki; "sana bir gitme anında tutulduğumdandı" yada "esrar içmiş duyguların dağılmışlığı vardı sende" dizelerinde örneklenebileceği gibi şairden çok daha parıltılı, akustık hayalı zorlayan daha mükemmel şiirler beklentısı içine girmemıze neden oluyor.
İnsanın görevi mükemmeli aramaktır felsefesıyle. Emeğine sağlık, yeni kelimelerde buluşmak dileğiyle...
"Aşk; Boşluktur... Boşluktayken tutunduğumuz herşeye Aşk dememiz de biraz ondandır..."
Cevaben;
Sahi aşık olunca mı dolacaktı kalbin boşluğu yoksa müstehcen bir lafız gibi soyununca mı dilimizin ucunda (aşk) ne çok sığıyor ellerimize iki nefes arası iki kalp arası mesafe ne de uzun yollar barındırıyor gitmekle bitmiyor,unutmakla yitmiyor , öpmekle aşınmak nedir bilmiyor (dudak) Benim şiirimin kanatları varla yok arası seninkinin bitmek bilmeyen bir macerası...