Gitme Zamanı
İki kez çalmıyor artık postacı kapıyı
bir toz duman da yok varoşlardan yükselen son çiçekçi terk etti bu kenti sen durmadan bir hıçkırığa tutunuyorsun gözyaşınla suluyorsun içindeki kaktüsü içi patlamış bu kentin hançerlenmiş bağırsak gibi kokuyor Duyuyorum, ağır ağır atıyor adımını evet, gelen o sevgilim, gelen, gitme zamanı Ya denize koşuyor damlalar, ya dağlara artık yağmur düşmüyor bu kente çeviren yok umut sokağında kum saatini inanmıyorum mevsimlerin tükendiğine de hepsi dönüp dönüp geliyor geri tükenen biziz zamanın kollarında Sarıyor bizi hüzne açılan kucağı sarıyor bizi sevgilim, sarıyor gitme zamanı Konuşmanın yetmediği yerdeyiz şimdi anlatımın çıkmaz sokağında yani diyorum ki unutmadan, bir de kendine anlat ya da dinle tutabilirsen, salkımsöğüdün dallarıyla oynaşan rüzgârda, yapraklarda çırpınan sesimi ve bir türkü sıkıştır dudak kıvrımlarına Buklendeki gül gibi, hani o sarı... sarardı gülün rengi, sevgilim, gitme zamanı Gün gelir bu aşk rüzgârla dokunur tenine ve sen unutulmaz olursun aşkın acı bir gülümseme olur yüzümde yüzümdeki gülümseme bir acı… bir şey var ki kalbimin kapısına dayandı Tepeye dikilmiş gün salıyor selamını gözü ufukta günün, sevgilim, gitme zamanı Kar dediğin gün beyazı, kahır yağdı başıma sevince veda dedim, kederle uyumsuzum dökülsün döküldüğü kadar saçlarım savrulsun ömrüm dönüp toplarsam namussuzum Eşiniyor huysuz doru, vuruyor ayaklarını yol istiyor sevgilim, bu yol, gitme zamanı Kalamıyorum, oturamıyorum bir yerde kıvranıp duruyorum aşkın ekseninde ve acının bitsin diyorum, bitsin sözün düştüğü yerde zamanın kalbinden uzanan bu zincirin halkası ve başlıyor bitiş dönülmezliğine sevişmeyle dolduruyoruz günü öpüşme oluyor adı zamanın yıldızların ve güneşin yeniden doğması oluyor Doyuyor, yoruluyoruz, çevriliyor kapının tokmağı gitme zamanı sevgilim gelen gitme zamanı Ali Rıza kars Damar Kültür-Sanat-Edebiyat Dergisi Nisan ayında çıkan GİTME ZAMANI adlı şiir kitabımdan |