ÇOCUKTUKI Oyun alanlarında kanatırken birbirimizi Özür dilemeyi öğrenemedik. Sert iklimlerin Asi çocuklarıydık. Hasret vardı Ve hep uzak düşler Sonra kağıttan gemilerimiz Umutlar yükleyip geleceğe dair Yağmur artığı su birikintilerinden Düşler limanına gönderdiğimiz. Taş ve çamurdan oyuncaklarımız Kelebek ömürlü hüzünlerimiz vardı Ölesiye ağlarken Kahkahalara dönüşen çığlıklarımız. Kimimiz erken göçüp gitti En meraklımızdı Açık unutulan çukurda Son nefesini veren. En haşarımız Fırlayıvermişti birden Işıksız ve geçitsiz araba yoluna. Doktorsuzluktan ölmüştü Babası işten atılan Oysa tedavisi de vardı Aşısı da veremin. ’Takdir-i İlahi’ dedi büyüklerimiz Ne gelir elden? Erken alıştık zamansız göçlere Ve kaldığımız yerden Devam ettik oyunlarımıza Çocukluğumuz eskiyordu ha bire Ama aynalar İkna edemiyordu bizi büyüdüğümüze İşte bu yüzden Üzerimize olmayan giysilerimizi Hep küçülmekle suçladık. Savrulduk sonra Büyük kentlerin kuytularına Kökünden koparılmış kır çiçekleri gibi Yanlış iklimlerde yeşermeye çalışan Fidanlardık. Oyun alanlarında kanatırken birbirimizi Özür dilemeyi öğrenemedik. Sert iklimlerin Asi çocuklarıydık. Ve büyüdük Eskiden kalma ne varsa Yüzümüzdeki derin çizgilere gömdük. En renkli rüyalar Saçlarımızdaki aklarda yitirdi sihrini. Kağıttan gemiler Çoktan demir almış düşler limanından Hayat Kanatırken en acımasız yüzüyle yaralarımızı Bir batıktan arta kalanları Toplamak bize düşen... II Hayallerimiz vardı Dizginsiz çağlayanlarıydı ömrümüzün Bir varmış, bir yokmuş diye başlayan miş-li geçmiş zamanların Sonu mutlulukla biten masal çocuklarıydık. Sonra büyüdük Büyümenin eksilmek olduğunu bilmeden... Murat ORHAN |
Dizginsiz çağlayanlarıydı ömrümüzün
Bir varmış, bir yokmuş diye başlayan
miş-li geçmiş zamanların
Sonu mutlulukla biten masal çocuklarıydık.
Sonra büyüdük
Büyümenin eksilmek olduğunu bilmeden...
tebrikler kutlarım.