Bilmem ne vakit duyacaksın sesimi!
Artık içim sızlıyor
Dinmeyen figanım halime geçit vermiyor, sabrım niye titretiyor Kanaat etmek neden acı veriyor, gözlerim mecalsiz bir şekilde hala bekliyor Ah etmek, yeis içinde sürüklenmek ağrıma gidiyor, bilmem ki hasret ne söylüyor Nerden tutunsam Dizlerimin bağı çözülüyor, gam sinemde ne kadar büyüyor Hüzün akşam sabah halime refakat ediyor, ruhum sessizce temaşa eğliyor Ya rab sen bilirsin, sahibimsin, tek adresimsin, takat ver, sabır ver, dirayet ver Nereye gitsem ahım içimde Firkatle anılan yar bilmem ki şimdi hangi halin dirliğinde Alıp götüren merakım hala benimle, aklım ve itminanım gam ile bedelleşmekte Bilmem ki nerdesin, hasretin izanımı kuşattığı bir şaheser misin, yoksa keder misin? Yıllardır fidan dikerim Her birinin filizlerini toprağa gömerken seni anar ve arzularım Suya bakarım, sinemin kuraklığını sensiz yâd eder ve bu dramıma anlamlaşırım Sokakta sessiz ve çaresiz bir nefes misali salınır, yaprakları koklarım ve ağlarım Hangi çiçeği koklasam Taş yastığımın üzerinde takatsiz bir şekilde hüzünle uyuya kalsam Düşlerimde karşıma çıksan, bit tebessüm ederek baksan ve selamını saklamasan Ruhumun figanını birlikte yaşamayı bari göze alsan, ıstırabımı hakkıyla anlasan Halimde sürur yaşatsan Bir nebze haz bıraksan, hasreti içimden çıkarıp alsan ve ağlasan Ömrümün kalan sayfalarında hazanın vakarıyla ve şevkiyle Şaduman olsan Ölmeden ölebilmeyi, umut içinde sabırla beklemeyi ve vaktini derlemeyi anlasan Mustafa Cilasun |