NOKTA BAR’DA İNCE SAZ
Samsun sokaklarında
sokak lambaları pırıl pırıl kafelerde coşku fener-samsun maçı mı varmış ne nokta bar’da ince saz ufak ufak girmekteyiz potaya bir tek iki tek üç tek tek tek teklemektesin ki ne kelime ben teklerim sen teklersin o tekler ama teklemez biteviye döner namussuz döner ha bire, gözüne baka baka dünyanın bre nağbekar akrep bre mel’un yelkovan bre kastın mı var ki böyle dört nala gidersin hele gel otur iki tek de sen parlat gözlerinde sarışın, esmer ve kumral güneşlerin battığı o şen şakrak sahillerin en gizemli kuytularında doyumsuz bir şehvetle sarılıp çılgınca öpüp okşadığın ve dizlerine kapanıp defalarca ağladığın o, yüreğinde sönmeyen bir yangın gibi kadehe her dokunuşunda gözlerinin önünde arz-ı endam edip her hücrene sayısız kor ateşler bırakan şimdi çok uzaklarda kalmış o talihsiz kadını anlat hadi gel inat etme koy ver gitsin ardını bir gün de saatler ilerlemesin dursun ya da yok olsun zaman anlat hele o batan güneşlerle eskimiş, tükenmiş anıların her saat yeniden canlanıp binlerce ağrılı düşlerle yüreğinde nasıl kök saldığını a n l a t... bir tek iki tek üç tek tek tek teklemesindesin ki ne kelime telefonda inceden bir mesaj “baba gelirken çikolata...” sandalyeler sarsak masalar gider gelir “kim sallıyor bu gökyüzünü be !...” tik tak, tik tak, tik tak... zaman nasıl da akıp gidiyor bak her neyse demem o ki canlar gözümüz tok çok şükür el etek öpüp yaltaklanmadık umurumuzda değil tahtırevanlar, koltuklar, makamlar gönlümüze bağdaş kurup oturduk tik tak, tik tak, tik tak... zaman nasıl da akıp gidiyor bak çocuk uyumuştur şimdi hanım evde huzursuz yüreği öfkeler içinde fırtınalar içinde ateşler, yangınlar içinde nokta bar’da ince saz sohbet koyu tam dokuz kez öpüştük ayrılamadık işte tik tak, tik tak, tik tak... zaman nasıl da akıp gidiyor bak daha kaç bahar, kaç yaz göreceğiz kim bilir çürüyor ıslak toprak üstünde yapraklar ağaçlar çürüyor, dallar çürüyor zaman çürüyor dostlar sevgiler, bağlılıklar çürüyor ve iki büklüm bedenler içinde daha yaşama doymadan nice canlar çürüyor tik tak, tik tak, tik tak... zaman nasıl da akıp gidiyor bak |