Unutulmuş Zavallı Adam
Unutulmuş Zavallı Adam
Öylesine bir gündü, saat sekiz otuz telefon çalıyordu. Alo dedim. Ecnebice bir şeyler söylüyordu. Bir türlü anlamadım. Türkçe söyle be kardeşim,Türkçe dedim. Gülüştük. Can arkadaşım, kadim dostum, iki gözüm adı Mesut, soyadı üzüm. Doğum günün kutlu olsun dedi. Sustum. Kelimeler boğazıma düğümlendi, zor bela yutkundum. Hiç hesapta yokken, birden düştü aklıma, saate baktım daha erkendi. Uyuyorlardır diye düşündüm. Kuzucuklarım, canlarım var, kesin ararlar. Hadi büyük iki çocuklu, birisi daha yeni, telaşlıdır unutur. Lakin, ipek yürekli ortancam var, o iki eli kanda olsa kesin arar. Küçük adı üstünde küçük, okul ders derken aklı bir karış havada Belki bir ümit. En azından yirmi beş sene; varımı yoğumu, yetmedi ömrümü yiyen karım var, belki o arar. Acele etme, kuşluk vaktine doğru hepsi arar, sorar. Bak, sanaldan mesaj atmış bazı dostlar, sağ olsunlar var olsunlar. Kuşluk vakti gelip geçti, öğlen girmek üzere,tık ses yok, her yer zifiri karanlık. Yok, yok unutmazlar kahvaltı, bulaşık, temizlik derken yorulmuşlardır. İkindiye doğru mutlak ararlar. Zaman ilerledikçe, yelkovan kirpiklerime saplanmış duruyordu. Kara kerpetenle ruhumun dişleri çekilmiş acıdan sızlıyordu. Allah Allah, akşam geçti, bir terslik var bunda,telefonlar mı bozuk ne. Anladım, yaptı yapacağını yağmur, rüzgâr,kopardı telleri yine. Olsun, daha günün bitmesine çok var, hepsinin aklına gelir, o zaman kadar. Umurumda değil, nasılsa bir garantim var, En umulmadık zamanda, yüreğime balıklama dalan,Her köşesine sevgiden, aşktan, saraylar kuran, kraliçem var, O kesin kes arar, telaşlı var, birazda geç kalkar. Unutmaz, en azından bir mesaj atar. İşte ikindi yaklaşıyor, işleri hafiflemiştir, şimdi ararlar. Şu merete bir bakayım, kapanmasın sakın şimdi canlarım, yavrularım, yarim arar. Ses seda yok, ilk defa anladım ki, bir saniye bin seneden çok. Güneş elveda nakaratını son kez söylerken, Hüzünle bakıp gözüme, hafifçe dokundu yüzüme. Bugünlük görev bitti. Dedi ve gitti. Canımın yarısı uzaklarda, arayıp sormasa da haklı, yüreğimde yeri çok, acısı bende saklı, babasının kuzusu, merhamet deyip de, şöyle aramaya ermez mi ki aklı, Hiç hakkım yok, ama olsun, nede olsa atayım, gözlerim yollarda, bekler meraklı. Yine ümitlendim koskoca beş saat var, sekiz, dokuz, on, on bir, on iki Yani yirmi dört. Anladım, akşamda bitti. Gece başladı. Bak şimdi akşam telaşındalar, sonra ararlar,ararlar demi ?ararlar mı acaba? Saat yirmi üç elli dokuz. Ben sustum. Semavat sustu. Yıldızlar ağladı geceye küstü. İlgisizlik canımı aldı bulutlara astı. Yaş döküldü yanaktan, memleketi su bastı. Hançer gibi yüreğime saplanıp; “doğum günün kutlu olsun” dedi, kâğıt ve kalem. İsyan ile bağırdı yüzüme cümle âlem, sus, urbası içinde unutulmuş zavallı adam. Muhsin AKTAŞ (Mizabi) 03.11.2010 |
Mevla unutmasın bizi.Tebrikler...
Slm ve dua ile..ESRA