ZİHNİMİN UÇURUMUzihnimin uçurumundan düşüyorum kalbimin boşluğuna yeşermiş dalları kırağı vurmuş ekinler dolu sağanaklarında heder olmuş aynalar sadece karanlığı göstermekte bir bilmecenin uçurtması havalanmakta sonu olmayan karanlılara saplanmış düşüncelerim fikirler firarda bilinmeze yokluk tek armağanı hayatın yastıkları süsler olmuş karabasanlar sebepsiz gülümsemeler dudaklarda yol kenarında gülümseyen gelincik saliselik zevk için koparılmakta gülen gözler derinliğini yitirmiş bakışlar boş ve anlamsız bir karmaşa yaratmakta düşünmeyi unutmuş beyin isimler unutulmuş tümüyle kalanlar ise zihinde sadece birkaç lakap dilde lehçesi bozulmuş bir türkü korkuları önlemek için omuza iliştirilen bir nazar boncuğu korur mu ki zihin uçurumundan mayası bozulmuş ruhsuzlardan atılmayı bekleyen adımdan karanlıkların karanlığına dipsizliklerin dipsizliğine hayata davet midir boynunu bükmüş bir papatya yoksa ümit bağlanmalımı kanadı ezelden kırık sarı kelebeğe oysa değimlidir ömürleri çok kısa biri kurban edilir bir fala birinin ömrü koza döneminden kısa kanmamalı pembemsi hayallere bir gün bırakacaktır yerini karanlıklara ve beklemeli zihnin uçurumunda sarı kelebeğin kanat çırpışını kendini boşluğa bırakmak için |