ÇAKAL HİKÂYESİ *Kral eşi dişi aslan ormanda bara gitmiş Çakalla tanışarak bir süre sohbet etmiş. Çakal, meye hap mı attı çok mu içti bilinmez Aslanı iğfal etmiş ki alından silinmez. Hâdise duyulunca aslan inanamamış Öfke ile kükremiş yere göğe sığmamış. Diğer hayvanat sus pus korkmuş. Durum çok elim! Tebaasından biri: “Ona ceza verelim!” “İyi de, onu nasıl ele geçireceksin! Ortada olmayana ne ceza vereceksin!” Kurnaz tilki atılmış: “Majestem hele dur! O rezil, çoktan sinmiş sotada bekliyordur! Bağırıp çağırarak suçluyu bulamazsın Önce yatışmalısın, yoksa öç alamazsın! Bu ırz düşmanı şeytan, kolayca yakalanmaz Bir oyun planlayalım o zaman kuşkulanmaz. Önce, ormana müdür arıyoruz diyelim Sonra bizim melûnu müdür ilân edelim.” Plan işlemeye başlar haber hemen yayılır Sonra, çakal ormana yeni müdür sayılır. Derhâl çıkar ininden şöyle havayı koklar Tehlike var mı diye köşe bucağı yoklar! Herkes sakin işinde, bakmış, ilân asılmış; Caka yapmış bir süre, kasım kasım kasılmış! “Yediğim halt kâr kaldı unuttular herhâlde Benim borum ötecek bundan böyle mahalde!” Görev teslimi için kralın katına koşmuş Ve cümle mahlûkât da üzerine üşüşmüş! Kral: “Namussuz alçağı herkes alsın altına Saldırmak neymiş görsün bir hanedan zatına” Aslan, en öne geçmiş mağdur eş sıfatıyla Ve çakalı benzetmiş cümle mahlûkâtıyla. Atmışlar bir köşeye cezâ sona erince Hakkın tecellisiyle orman ermiş erince! Kendine gelen çakal yuvasına giderken Olanlardan habersiz sırtlana rastlar. Derken; Çakalın kapanmayan bacaklarına bakar Durumdan gıcıklanır sonra lâfını çakar: “Lan havan batsın e mi! Ünün arşa erişti Müdür olduktan sonra yürümen de değişti!” Eden kâr bellemesin alna çaldığım kara Namussuzlar sonunda olacaktır maskara! 29.05.2011 14.30 Salih ERDEM / AYDIN Hikâyeden şiire uyarlanmıştır. |
çok akıcı ve güzel bir şiirdi kalein var olsun... tebrikler...