)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-175-)(-)(-)(
………………………………………………………………………………………………………………………………….
OLUR Aciz gönlüm ne yaşarsın dünyada Bir arının gülden dermiş balı var Öten bülbül neyin var ki devada Bir goncanın has kokulu gülü var Dengede tut solun ile sağını Örümcekler örtmektedir ağını Otun dahi çıkarırlar yağını Bir böceğin ipek olmuş teli var Gel boş gezme şu ömrün çağında Bağban isen sadık çalış bağında Ne hünerin şu sînenin dağında Bir ağacın meyve veren dalı var Havada sis nice yerler kaplıyor Bir billur cam örenciyi kaplıyor Bir sert koza kaplumbağa saklıyor Bir yılanın cevher olan pulu var Turnaların bir hoş olur oyunu Yarasanın gören var mı tuyunu Sen Rahmanî güzel eyle huyunu Papağanın sesi gibi dili var ………………………………. Aşık Rahmani-3- ………………………………... 1942 - 25 Ekim 1993. Erzurum’da doğdu. Asıl adı Ali Çırçır’dır. İlkokulu Erzurum’da okudu. Küçük yaşlardan itibaren aşıklık geleneği ve şiirlere ilgilenmeye başladı. Aynı dönemlerde bağlama çalmayı öğrendi. Önceleri usta malı türküler söylenen Aşık Rahmani, yaklaşık 23 yaşından sonra kendi şiirlerini seslendirmeye yöneldi. Uzun yıllar Atatürk Üniversitesi bünyesinde çalıştıktan sonra emekli oldu. Yöresinde duyulmaya ve tanınmaya başladıktan sonra Türkiye’nin başka bölgelerine de gitti. Konya Aşıklar Bayramına bazı aralıklarla katılan Aşık Rahmani, özellikle leb değmez dalındaki atışmalarda başarılı oldu. Şiirlerinin bir bölümü »Okul Şiirleri« adıyla yayınladı. Çeşitli yarışmalarda ödüller alan Aşık Rahmani, ayrıca Kültür Bakanlığı tarafından açılan bir yarışmada »Öğütler Destesi« (1988) adlı kitabıyla üçüncü oldu. Aşık Rahmani Konya Aşıklar Bayramına katılmak üzere giderken, bindiği otobüsün yolu Erzincan yakınlarında kesildi ve burada öldürüldü. KAYNAK:© BeKa Sitesi ………………………………………………………………………………………………………………………………. )(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-175-)(-)(-)( Deli gönül gençliğine güvenme Şu Dünya’nın türlü türlü hal’ı var Gördüklerin birer hayal avunma Doğan kadar her gün bir de ölü var Bu sebeple yaşantını düzenle Her şey akıllıca hesap mizanla İyi geçin ecir,sevap yazanla Diyor musun ölenlerin malı var Sevdiği peşinde gidip ardından Ayrı kalıp sılasından yurdundan Düçar olup böyle gönül derdinden Şeyda olmuş çok Allahın kulu var Sırrı çoktur esma ile hüsna’nın Kıymeti büyüktür elbet mennanın Bilmezmisin saat denen nesnenin Hayat veren bataryası, pili var Kalpte sevgi ile doğan köşklerin Doyumsuz haz ile olan meşklerin Bu Dünya’da kavuşmayan aşkların Arasında kocaman bir çalı var Şu gönül dinlenir tüm seherlerde Yar avare gezer bilsen nerlerde Arkan olsun derler köylük yerlerde Her ağacın ne kadar çok dalı var Her şey Hâk’tan gelir görelim neyler Eylerse mutlaka güzellik eyler Bazısı derdini dil ilen söyler Lüzumsuz’un sazında da teli var Sadık Dağdeviren Aşık Lüzumsuz |
selam ve dua ile