Çığ (lık) larım..Sıradan kelimelerin, sıradışı dizilişiydi hayat.. Bir ucundan diğer ucuna, paramparça olmuş ruhlarla dolu bir gezegen.. Toprağı,suyu,havayı örten karanlığın sessiz çığlıkları siniyordu, zamanın pençelerine.. Sığınacak limanlar kalmamış, dünden çalıntı düşler çoktan tüketilmişti. Kaos boylu boyunca uzanıyordu bugüne.. Derinden gelen uğultuyla irkildi gözbebeklerin ’’beni çöz’’ ... Bir insanı çözmek, anlamakla eşdi.. Denedin, belkide bıkmadan, yorulmadan yeniden birkez daha.. Çözdükçe kendinden parçalar edindin.. Ekleyip birbirine, karanlığın içine süzüldün.. Artık senden geriye, ne dün ne bugün nede yarın kaldı.. Belleğinin tünellerinde, kendinden kopup devrildin.. Uzat şimdi ellerini karanlığa, Dokunabildiğin sadece yalnızlığındır.. Kirpiklerine ilişen tuzla sıva yüzünü.. Korkma .. (Kendimden çaldıklarım) |