BERİVAN'I BEN ÖLDÜRMEDİM:
Bir kent sessizce yaralanıyor;
gecenin kadife örtüsünün altında bacaklarını karnına toplayarak acı çekiyor, iniltilerle konuşuyor, kan kusuyor yuttuklarıyla birlikte... Bir kent yavaş yavaş iç bulandırıcı bir ölümle kendi cenazesini seyrediyor... - Albert Camus - I Adınız: Birdal, ama sonbahara ödünç verdim yapraklarımı. Berivan’ı kim öldürdü?.. ben öldürmedim- çünkü o saatlerde bu şiiri yazıyordum ve ’içinde kurşun yoktu kalemimin’ -ama onu öldürebilecek kadar çok sevdim-... II Berivan, benim kimsemdi tarihim, yağmalanmış coğrafyam kan revan toprağım, memleketim, gurbetim başka bir cehennem için sakladığım kıyametim! Berivan, tenime aşık bıçak yoksulluğum bozgunluğum en puşt akşamlarda bile, gözlerinin namlusuna umut sürdüğüm kadın! Berivan, silahsızım rotasızım, ıssızım dinmeyen sızım ayazım çalınmış yarınım, varoş heyecanım mapusluğum, adını sayıkladığım... III Ah Berivan, sızlayan yaram toprağın koynuna girdin demek o varoş sesinle bana kaçak bir türkü söylemeyecek misin artık?.. Kırılsın elleri ayrılığın yıllar var ki özleminle yanmışam bir ağacın dalına hep adını yazmışam bu şehirlerde kuşatılmış aldatılmış, yanılmışam... Ezberlerin, şehvetlerin karmaşasında her hangi bir nedenle yağmalanmışam boğulmuşam insanın kuruyan ırmaklarında böyle açık bir yara gibi kanamış / hep kanamışam.. IV Acımasız hayatın hileli oyunlarında yuvarlanan zarlardık başkaları oynadı biz kaybettik! biz hep mağlup kalacağız, ’tarihin buruşuk sayfalarında’ ha bir eksik, ha bir fazla kalacağız! V Çok zor geçiyor günlerim sana acıkınca yüreğim o çok sevdiğin türkü’ye gizlenirim kendimden cayarım ve o, oyuncakçı dükkanı hayallerimden... Berivan’ım yangınım ağrıyan yanım üşüyen anım... açılıp okunmamış mektubum hayatı bırakıp, sana geleceğim Korkma Berivan; korkma, adını yasaklayanlardan değilim! Yanıtsız bir soruydun ülkeme benzerdi kördüğüm saçların.. çeyizin olmadı senin, odanda asılı duran gelinliğin... sökemedin kendini, dikildiğin ilkel törelerden şimdi seslen ötelerden ben duyarım seni... Sorgusuz sualsiz susutururlar adamı ağzını bıçak açmaz.. oysa günlerin dehşetinde gözlerin şaşkın efkarını süpürdüğün şarkın ve haydutlara boğdurduğun içler acısı bir aşkın.. Değişmez kurbanın yazgısı geceye eşkıyalar sinmiş bir kaç gazeteyle örtmüşlerdi o benzersiz güzelliğini... Sen git ben burada çürüyeyim kimse son yolculuğunda yolunu şaşırmaz sen git, ben uğurlarım seni ama ben gelirsem sen karşıla beni Yanaşıp kıyısına acıların silik duvar yazıları gibi dağılacağım kalabalıklara karışacağım bölünüp, parçalanan sevdalara yaralara karışacağım, ölü doğmuş umutlara arasında göz yaşlarımı kuruttuğum kitaplara VI ... Aşk diyorum Berivan ne yana dönsen bir yaradır içerlerde başlayan, büyüyen bir yaradır Kim bilebilir bir aşkın nasıl başlayıp, nasıl biteceğini gel gör ki kaç intihar ederim aşkların boşluğunda Gözaltındayım, ispatlanamamış suçlarım var hasretin mahçup yüzünde sevmek yasak efkarlanmak da! özgürlüğümü özlüyorum upuzun yolları, yolculukları özgür olmak şimdi Dicle kadar ölüm kadar... VII Küle sor: hangi ateşini daha çok seviyor... ... Yoksullukla sınansın, acılarla yıkansın Anadolu.. şiirin rahminde ölü doğsun söz ateş yandığı vakit ateştir yara iyileşmeyince!.. VIII Çok zor geçiyor günlerim boğuk kırık ve kırgın Ben geleceğimi, geçmişime çaldırdım derin yaralarda çok kan kaybetmişim ölüme silah çekip, tetikler beslemişim Yokla kendini bu acılar ülkesinde gecikmiş bir intihar kadar hesapsız ve taklitsiz ol... Sana ışığımı bağışlıyorum sen ölürsün, adın kalır.. kirlenirken her şey lekesiz yalnızlığın kalır ağlanacak bir şey kalmaz hayatın vicdanında gözyaşların kalır... Affet beni Berivan affet! sen soluk soluğa koşup yetişemediğim hayat geç kaldım geç kaldım!.. IX Pimi çekilmiş bir el bombası gibi düşersin aklıma seni aklımda tutamam sen gidersin aklım gider... her şey gider... Yokluğunu doldurmaz, bu kuralsız, bu imlasız şiirler ne kaybeder, ne kazanırım... iki kişilik bir mezar bulurum; bir gece ansızın dağıtırım beynimi ve gelir usulca uzanırım yanına... Bak, göreceksin bir gece sensizliğin ıssız kıyılarına savrulup yalnızca senin için öleceğim! (Birdal ERDOĞMUŞ) |
Her insan öldürür gene de
sevdiğini
Bu böyle bilinsin herkes tarafından,
Kiminin ters bakışından gelir ölüm,
Kiminin iltifatından,
Korkağın öpücüğünden,
Cesurun kılıcından!
Kimisi aşkını gençlikte
öldürür,
Yaşını başını almışken kimi;
Biri Şehvet'in elleriyle
boğazlar,
Birinin altındır elleri,
Yumuşak kalpli bıçak kullanır
Çünkü ceset soğur hemen.
Kimi pek az sever, kimi derinden,
Biri müşteridir, diğeri satıcı;
Kimi vardır, gözyaşlarıyla bitirir işi,
Kiminden ne bir ah, ne bir figan:
Çünkü her insan öldürür
sevdiğini,
Gene de ölmez insan.
severek...