HafızŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Olayın üzerinden çok geçmeden hafızın ortakları vazgeçmişler işten
ve yine sükûtu hayâle uğrayıvermiş delikanlı...
Bir tuhaf genç adam
“Çiğ Süt Emmiş âdem Muhabbetleri – 1” Zekiymiş çok zekiymiş hem de Kur’an-ı tüm çocuklardan önce ezber etmiş Babası imamdı mahalle camiinde Büyük bir cemaatin yetiştirdiği Değerli talebelerdendi. Bir abisi birde ablası vardı Tüm ailenin eli yüzü güzeldi Ama Hüseyin’in yüzü başkaydı Yusuf peygamber gibi görenleri Etkiler, çoğu hanımları büyülerdi Eli az biraz kalemde tutardı, arada yazardı Kalemi kuvvetli değildi ama kelâmı iyi ederdi Kimlerle tanışsa çabucak güvenlerini kazanırdı Kütüphanede tanışmıştık Cemaatin görevlisi olarak oradaydı Bir tiyatro oyunu yazmaya gayret ederken Eksik kitaplara bakmaya çıkmıştım, tanıştık Aramama yardımcı oldu, sonra ilgilendi San’at işlerine meraklıymış epey Anlattı, dinledim, sorular sordu Cevapladım ilgiyle dinledi Sonra bırakmadı peşimi Çalıştık bir dönem İş bitti ara verdik Fazla görüşemedik Zaman zaman karşılaştık Saygıda kusur etmedi Ama hep huzursuzdu Gergindi, arayıştaydı Bir dönem kendi hâline bıraktım Karışmadım, aramadıkça aramadım Sonra baktım ki ne işe girse yarım kalıyor Sabrı yok, hep bir acele işlerinde Hemen sonuca ulaşma sevdası Bizim muhit yeni gelişiyor İki yıl olacak ilçe olalı daha Bir kayın biraderim var, hanımın küçüğü Çalışkan ve hırslı bir âdem. Aramız çok iyi olmasa da Sever sayarız birbirimizi yine de, eksik olmasın. İzmir’de yaşarlardı karı koca. İkisi de doktor. Küçük gelmiş şehir, bir dostunun kliniğine ortak oldu önce Sonra ailece taşındılar İstanbul’a, bir şubede mahallemize açtılar Personel lâzım tabii, kayınbirader tayiniyle geldi Gündüz hastanede görevli, mesai sonrası kliniğe geliyor Güvenilir birilerini sordu, Hafız boştaydı o günlerde Tanıştırdım, hemen kaynaştılar, anlaşmışlar İşe başladığını bile haber vermedi kerata Bıraktığında, daha doğrusu kazık atıp gittiğinde de Haberim olmadı, hanımdan duydum, şaştım kaldım Kayınbiraderin ortağı çok ilçede şube açmış meğer Başka başka ortaklarla, kazandıkça kazanmış Hırs girmeye görsün insanın kanına Canı gidecek bilse uğraşır hâlâ Biraz daha kazanayım diye Sonları sanmam ki hayr’olsun Bir ara kayınbiraderler yemeğe gelmişlerdi bize O gece anlatmıştı, klinikten başka bir de Hastane açmayı düşünüyorlarmış Bunun içinde finansör, ortak arayışları varmış Kayınbirader kliniğe ortak olmak için babadan kalma evi İpotek ettirip banka kredisi çekmişti, ödüyorlardı borcunu Yeni kredi almak borcu kapatmadan kolay değil tabii Etraflarına bakarlarken Bizim hafız delikanlı tanıdığı zenginleri davet etmiş Allem etmiş kalem etmiş işe ortak olmaya razı etmiş Yeni kurulacak hastanenin müdürlüğünü de garantilemiş İşin üzerinden de kendine yüzde beş komisyon almış Hadi burası normal ticarette komisyon olur elbet Ama bizim kayınbiraderi çıkartmışlar aradan Düpedüz ihanet etmişler adamcağıza O adamda bize itimadından işe almıştı İyi de maaş vermişti çocuğa Daha ikinci ayı dolmadan Böylesi bir edepsizlik Morali çok bozulmuş Ketum adam bana söylemedi Hiçbir şey demedi, ben aradım Gittim yanına, dinledim. Sonra Aradım arsızı, ağzıma geleni söyledim Özür bile diletmedim, kapattım yüzüne Kayınbirader “ enişte gerek yok ” dese de Alamadım hırsımı, hanımda üzüldü epey Geçen gördüm ahkâm kesiyor bir yerde Çağırdım yanıma, geldi, başı önünde, “ Buyur hocam ” dedi. “ Yok ” dedim ben değil, “ Sen buyur, her şeyi en iyi sen biliyorsun madem ” Susuyor, konuşmuyor, yüzüme bakamıyor Önce sağdan patlattım tokadı, bir adım geri gitti, şaşırdı Dudağı kanamış, millet hareketlendi bir an “Kimse karışmasın” dedim, yüzüme bakınca Bir tokatta soldan patlattım. Çömeldi olduğu yere Yazıklar olsun diyebildim sadece. O kaldı öylece, arkadaşları geldi yanına Baktım kayınbiraderin büyük ortağı sesleniyor Oda ayrı eşek ya neyse, döndüm “ İki tokatta sen mi istiyorsun? ” dedim Cevap vermedi. Ardıma bile bakmadan çektim gittim… 03.05 – 10 Mayıs 2011 / İstanbul |