Bülbüle hicrân düştüŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Devr-i sena= övülen zaman Menfes =nefes alınan yer Şafak = güneş doğmaya yakın Âfâk = yön ,etraf Herc-ü merc = allak bullak-yerle bir olmuş Çeşm–i siyah = kara göz Nihân = saklı , gizli Mihan = sıkıntı ,eziyet Bidâr = uykusuz,uykusu tutmayan Dil-dâr = sevgili Beyâh = ot Cevşen = zırh Zuhâl = satürn gezegeni Nusret = Hakk’ın yardımı,inayet Uzret =alna düşen saç Muhal = imkansız olan
Kendimi kandırmışım meğer yalanmış ahit
Üç sahneye bedelmiş gözsüz görülen rüya Hangi taşla örülür muhâyyeleme lahit Zamanı rendelerken set çekti göze ziyâ Mazim devr-i senânın çığlıklarına şahit Kendimi kandırmışım meğer yalanmış ahit Rüzgâr kırmak isterken elimdeki kalem’i Saç telimi yakıyor buzdan soğuk nefesi Fay hatları yokluyor bağrımdaki kale’mi Firâk okları vurdu senle dolu menfesi Simdi nasıl söylesem biraz daha kal emi Rüzgâr kırmak isterken elimdeki kalem’i Ne gecede ümit var ne göz kırpıyor şafâk Beyhudedir beklemek gecenin insafını Dünya nefes kadarmış meğer bir gözden ufak Hangi takvim yazacak peymânının sâfını Belki o gün şâd olur herc-ü merc olan âfâk Ne gecede ümit var ne gözkırpıyor şafâk Çilemi dağa yazdım aldı götürdü kervan Aklım sisli rüyanın düşlerinin ardında Yürüdüğüm yollarda nöbet tutuyor devran Sanki beni bekleyen hançeri var sırtında Sahi hangi gün gelir çeşm-i siyaha ferman Çilemi dağa yazdım aldı götürdü kervan Dur kervancı biraz dur onu taşımaz cihan Götürdüğün yük değil parçalarımdan parça Öyle bir hâldeyim ki benliğim bana nihân Belki de bir köşede inliyordur o serçe Kefenimin süsüdür sır kabımdaki mihan Dur kervancı biraz dur onu taşımaz cihan Renkler rengi kaybetti kalanı yalnız siyah Bir ben miyim zamanın sancılarında bidâr Gölgemin gölgesine kucak açıyor beyâh Hasret bulutlarında titriyor mu o dil-dâr Suda balık gibiyim eyvah ki bana eyvah Renkler rengi kaybetti kalanı yalnız siyah Akrep yelkovan paslı, zamanı etti tehir Bülbüle hicran düştü boyun bükünce gülşen Bal küpünde gizliymiş hasret denilen zehir Sensizlik oklarının hedefiydi bu cevşen Içindeki benimi alıp götürdü nehir Akrep yelkovan paslı, zamanı etti tehir Ne zaman onu görsem böyle söylüyor zuhâl “Secdeye koy başını belki yetişir nusret Bir onun kudretinde çaresiz kalır muhal Her sabahın beşinde O’nu anarsa uzret Gün gelir ki şâd eder Makberî’yi iş bu hâl“ Ne zaman onu görsem böyle söylüyor zuhâl Makberî......08/05/2011....22:15....İst |
Saygı ile