gönül ipliklerinde dumanı tütmez alevler parıldıyan şehr-i İstanbulNur-ı aynım iki gözüm cancağızım neydi kirpiğinin kıvrımına tutulup kalan burukluk? neydi nesre çevrilemeyen senli cümlelerim vuslat bir aydınlık sabır bir teselli… Büyük Sahradaki yağmur istiridyeye inci gözyaşım; göz pınarlarımı kurutan ferahlık yüreğimin hüzünler kulübesinin ışığı haşre dek yokluğa hüküm giymiş bir dilberin kadehindeki iksir miydi cemalin son keşifin gözyaşlarıyla suladığı avuç içi çiçeklerin miydi ıssız harabelerin eşiğinde ıstırabı emerek büyümüş nazenin bir kelebeğim karlı caddelerin kıyısında açmış ayın ondördü zambaklar bilir aşkı altın şehirlere uçan ebabiller bilir tek miskali Yusuflar satın alır kalbinin rengi damlarken çekik gözlü nakışlar vuran sevinçleri anlat. yanağına düşen her şems damlası yeni mağlubiyetler astı boynuma eksik olan mahlukat hep bir adım önde gidiyor maviliğinin masumiyetiyle Kandehar tepelerinden boşluğa bir şahin gibi süzülen beyaz kuğum şehr-i istanbul ki sonsuz köşeli dayatmalarda zamanı biriktiren nazenin yasemen . nisan dallarında vurulup kanı akmayan kanaryam âşık sabır"a niyetlenirken helvaya duran koruk bedeni acımsılık lezzet oluyor dimağlarında. vuslata adreslenmiş mektupların açılmayacak kapılara gizlenmiş umutların Haydarpaşası adı mavi tren!.. isteksiz gülüşler serpildi kabuk bağlamış yarama cancağızım gönül adına bilinçsiz köşelere asılan afişler kirlendi yoluna üstüne uzaklar düştü hep uzaklar gece en ince yerinden bölünmede şehri İstanbul Marmaraya ağlamakta. vuslat adına gül-ü nârâ"nın adına… kol kanat edindim umutlar bereketli baharlara bir koşu başlar mı acep Moda koyunda mum gibi eriyen can sızım mum rengincen cansuyum yandıkça ağlayan cancağızım gözyaşlarınca yananların gönül ipliklerinde dumanı tütmez alevler parıldıyan şehr-i İstanbul aydınlıkları tel tel yüzüne vuran zemzem"im Nur-ı aynım iki gözüm cancağızım neydi kirpiğinin kıvrımına tutulup kalan burukluk? neydi nesre çevrilemeyen senli cümlelerim? vuslat bir aydınlık sabır bir teselli… gordion 05/05/2011 |