Yanlış Zaman
Saatin kuruluşu unutulmuştur
Yer kaymıştır yerin üstünden Yıl, ay, hafta gün şaşırmıştır Ya erken emilmiştir ana sütü Ya da geç Başka dağların rüzgârları dokunmuştur tene Farkı çiçeklerdedir gözler Yürek habersiz kalmıştır yürekten Sokak boştur Umut sarkar saçaklardan beklenirken Yanlış ayakların sesleri yankılanır duvarlarda Bir ses yakalanmıştır artık Yıllar geçer Gözler âmâlıktan kurtulur Ve her saniye dikilir insanın karşısına O güne kadar saklanmış bütün hatalar sayılarak yazılır Bir bir okunur, bulunur Bir müddet susulur Pişmanlık sırıtır dünlere dönük Bazen keşkeler alır başını gider Hüzün dolaşır gecelerin kıyılarında Çare, sizliği ekler sonuna durmadan Dumanlar liman kabul eder bakışları Ben der bir ses Sen der Çekilen ahl’arın önüne bu, sırtına o eklenir Saklı bohçalardan kader ve keder uzatır başını Gülümser Karar tokmağın ucundadır, iner Bir gümbürtü sarsar dünyayı Yanlış zaman yanlış yer Alışılmışlığa alışılacaktır der hüküm İnsan sebepsizlik bastonlarına tutunur Hem boyun hem beli iki büklüm Yol aranır görünmez haritalarda Çoğu kez, Çoğu kez yolların ucu atılmamış adımın altındadır Yahut yüreğe konmuş kanatsız bir güvercinin kanadında Adımlar atılmış sayılır Her defasında aynı yere basarak Aynı sofra, aynı yemek, aynı tat Genelde işte budur Benim dediğimiz hayat Kurban tek olmaz hayatta Hep çift dolaşır vuslatsızlığın kıyılarında Bazen bir köşede Teselli bulduklarda, kavuşamadıklarda aranır Ve iki insan Hep yanlış zamana prangalanır Yanlış zamanda kalır |