DOSTLA HASBİHAL
*Dostla Hasbihal
Nerden gelir, nerelere gidersin? Bizim semtler sana çamurlu mu dost? Gözlerinle pek manalı güdersin, Mahalleniz, bizden umurlu mu dost? Otur şurda, iki kelam edelim... Sözlerinden biraz da biz tadalım, Aynı yönse, beraberce gidelim Bizim yollar dikenli, pürlü mü dost? Simitçiden iki simit alırız... Şu ağacın duldasında kalırız. Bir de tavşan kanı çayı buluruz, Yediğin hep, güveçle türlü mü dost? Telefonun çalıp çalıp duruyor... İkide bir ding-donglu gong vuruyor! Eli eren sana bir şey soruyor, İsm-i âlin böyle hatırlı mı dost? Giyimin de, kuşamın da güzelmiş... Konuşman da maşallah pek düzelmiş! Dilindeki pelteklikler azalmış, Sözlerin hep böyle sunturlu mu dost? Bu kadar da çok konuşma, duyarlar... Götürürler, nezârete koyarlar! Bu güzelim kılığını soyarlar, Yoksa senin evin cemır’lı mı dost? Mevsim biter, bahar geçer, yaz gelir Güzel mevsim, fakirlere az gelir... Kıştan önce hazan gelir, güz gelir Kışın nasıl, evin kömürlü mü dost? Yaşım geçti, kulak duymaz, göz görmez. Yürümeye, dizlerim cevaz vermez! Deli gönül güzel görmeden durmaz, Bilmem gönlün, uzun ömürlü mü dost? Antalya-2011/04 Halil Şakir Taşçıoğlu |