AtlıŞiirin hikayesini görmek için tıklayın -Sevgili mair, nedir hikayesi?...
-Bir atlı!... -İyi ama hangi atlı?... -En malum ve hep meçhul bir atlı!... -Maiiir!... İyi de kim?... -Soran, yoran, süren, duran, yaran, saran, eren!... -Eee!... İsim?... -Sen, ben, o!... İsim yok!... Biz, siz, onlar!... -Tamam, tamam neyse sormadım!... Ben işime gücüme, atıma bahtıma bakayım!... Görüşürüz!... -Eyvallah!... (İnşaallah) Görüşürüz!... ... Ve görüşmeden evvel: İnsan, bir süvâriyi andırır, olduğu günden beri!... Ruhuna üflenmeden, "ol" denilmeden evvel bir savaşın çığlığı kopmuştur: "Ben, ondan hayırlıyım (ene hayrun minhu)..." Ateş gibi bir düşmana karşılık duman gibi bir at verilmiştir ve meydana salınmıştır!... Bu, bütün bir varlığın cengi!... Bu, cihad-ı ekber!... Bu; Her Şeyi Hakkı ile Bilen’in hükmünün hakîkatinin tasdik savaşı... El mi yaman, Bey mi yaman?... İşte bütün mesele... Ve savaş hız kesmeden devam etmekte ve edecek de... Zamanın genişliği oldukça bu cenk, bir kurban vaktine dek sürüp gidecek... Atını terbiye edenlere müjde; terbiye için ehlinin peşinden gidenlere: Zafer onlarla beraber vesselam...
Yanarsın; rüzgârın, suyun aksine,
Mahmuzu vurdukça tahta atına. Çıkarım sanırsın göğün üstüne, Battıkça yedi kat yerin altına. Seyiste, atadan kalma ihanet; Gözünde, atından ödünç emanet, Evvel nal toplamak sonra nihayet; Bozgundur atlının düşen bahtına. Eyerinden in!... Ve asıl gemine, Atlı!... Sür dört nala, Vâris Emin’e, Kefaret gerekmez büyük yemine; Geçer, er geç adın, gönül tahtına, Atınla yürürsün bir gün, katına... Ankara, Nisan 2011 |
guzel bir hissedisti siir.
tesekkur ediyorum SIR
.......