rüzgar,ah!yaralı beste.gün usulca soyunur karanlığa boyanır; teni yaldızlı mavi teri çöker teninin üstüne ince bir yağmurdan sonra ferahlayan mavi karışır suskunluğuna şehrin. gölgesini ardına saklayan adam çıplak ayaklarıyla karışınca kaldırımlara necip fazıl’ın dizelerinden dökülüverir manzum lirik bir aşka mütemadiyen. kumrular gece sevişince akasyaların kök diplerinde cereyan eder belirgin bir telaş ıslak bir ıslık dökülürken dil üstünden nağmesi yazılır agora meyhanesinde. yanıbaşında deniz olmasa da gölün buğulu rengi kaymak gibiydi gelmeden önce ilk öpüşlerine benzeyen sevgilinin saçlarını yana çevirince rüzgarından üzüm kokusuna karışan marifet. tenhalıklarda,sazlıklarda yürümeye tek başına sabahın horoz sesleri belki bilinmez mezarlık sesleri rüzgar,ah!yaralı beste yattığın yerden kalk artık! "mezarlığın taşlarında rüzgarın sesi ağ örer örümceğin ağlarına." 20 ağustos 2007 01.44 |