NACENGİYEZ
.......sanki ışıkları sönmüş bir şehrin karanlığına ışıyordun.
o denli aydınlık bakıyordun bana o denli tutuldum. bilmediğim dillerin bilmediğim inceliğinde, bilmediğim sevda tümceleri kurdum. kimsenin olmadığı kadar yakındın bana, kimseye olmadığım kadar sana yakın durdum. önce derin derin sustun yüzüme sonra dinledin ben dillenip anlatmaya çalıştım belki anlatamadım kendimi belki sen anlamadın belki çakılı durdun yerinde belki sabitledin kendini belki emin olmak istedin oysa ben senden hızlı koştum senden hızlı ilerledim senden hızlı vardım senden hızlı s..... yaklaştıkça ben sana sen kapıları içe dönük bir setin dış duvarlarına büründün belki hep böyleydin belki bana hep öyle göründün . çarpa çarpa sana kim bilir kaç parçaya ayrılıp kaç parçaya bölündüm dağılmaya müsait yüzümle ben hep sana dağıldım ben hep sana bölündüm biliyorum garipsiyorsun beni böyle açıldıkça derinliğine içimin kendi içine kanayan bir yaraya benziyorum anlatmaktan daha zor anlamak o yüzden anla demiyorum ama anlamasanda yarim anlamaya çalış diyorum ...herşeye rağmen sevda kendi rengini katmaksa gökyüzünün maviliğine gökyüzünün maviliğine karışan ten rengini sevdam biliyorum. sevdam gökyüzünün maviliğine karışan rengine sana.. |