gidiyorum
içinden,
içimden, bu şehirden gidiyorum. ’’ belki ’’ leri silerek aklımdan ’’ keşke ’’ lerin pişmanlığını duymadan,duyumsamadan gidiyorum. iki ayrı yolun ayrı iki yolculuğunda kendimizi paylaşıyoruz. bir yanım bende,sol yanım sende kalsın düşlerim gülüşlerim,sözlerim gözlerin ardımda yokluğum yüzünde kalsın. benden eksilenlerle ben, tutarak bir yanlızlığın ellerinden yönümü ayrılığa çevirip gidiyorum. içimi bölsede içimden eksilenler boşluğunda bıraktım kendimi yüreğimi delsede çeşmimden dökülenler içliğinde yıktım bendimi öle doğa,doğa öle dönerek geldiğim yerden ömrümü önüne devirip gidiyorum. biliyorum. aşkın ateşinde ’’ pervane ’’ olmuşum gözlerinin ışkına yana döne döne yar yanar tenim ateş-i aşkına yansa,çeşm-i ışkına döner tenim bilmem bu kaçıncı derim aşk-ı ışkında gözlerinin yana döne döne yansada tenim tenimi sevdana kavurup gidiyorum. gül yüzün çare değil artık gülmelerin kar etmez ne gece göğü yırtan yıldız gibi gözlerin ne yankısı içime akseden sesin çare değil çare değil hiç bir şey çaresizliğime çaresizce yanarak aşk-ı hasretine küllerimi yüzüne savurup gidiyorum ’’ belkilerin,keşkelerin ’’ pişmanlığını duymadan,duyumsamadan tende tensiz,canda cansız içinden,içimden senden seninle bu şehirden gidiyorum. |