2
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1069
Okunma
bir kış günü idi
seni
kızılını bilmem hangi cehennemden aşırmış dudaklarını
dudaklarımdaki cennet taklidiyle evcilleştirmek
başımı karanlık göğsüne dayayıp
çaresizliğime ağlamak
ve belki de ayaklarına kapanmak için
bekledim bir rahme düşüp
hayatı ümit etmeyi beklercesine
bekledim bir saat on dakika
penceresiz,zift kokan odamda
geldin
çok şey yaşayacakmışçasına geliyorlar
hiçbir şey yaşamamışçasına gidiyorlar
dedim
ölü akrep yiyip zehirlenmiş
nefsi pis bir kedinin
akrebin artıklarına bakıp
ölüm anını hissetmeye çalıştığı gibi
anlamaya çalıştın bu iki cümlenin kehanetini
anladın anlamak istemediklerini
doğruydu
çok şey yaşayacakmışçasına geldiğin
hiçbir şey yaşamamışçasına gideceğin
doğruydu anlamak istemediğin
gönlüm
enayi bir sığınaktı
sen ise o sığınakta ateş yakıp ısınan
dişi bir militandın
sen
soğuk çatışmalarının
ve soğuk ayrılıklarının içinden sıyrılıp ısınmak için
belki de daha nice sığınaklar keşfedecektin
gönlüm
yani yaktığın ateşle kapkara bıraktığın
sıcak sığınak
kendi külleriyle hellalleşip
belki daha kaç militana yurt olacaktı
evet anladın
sonra kendi sehpasını kendi ayaklarıyla deviren
idamlıklar gibi
devirdin gözlerinin çınarlarını
hıçkırdın aşka olan direnişini
ve yıllarca aciz bir temel üzerine tuttuğun
gurur binanın tüm katlarını
devirdin üstüme
bana sarıldın
bense o enkazının altından çıkmayacağımı
enkazının bıraktığı eziklerden sıyrılamayacağımı
bile bile..
bir sarıldın bırakmadın beni
kulağıma ’olamaz’ diye fısıldadın
ve daha ben seni öpmeden
yapıştırdın dudaklarını boynuma
sonra dudaklarıma
tenimin acılarını tada tada..
ben değil
sen dayadın başını göğsüme
sen dinledin kalbimin
yıllanmış yalnızlığının sesini
sen öptün
sen tatın
sen dinledin
sonrada artıklarına baka baka gittin..
cehenneme yeni girmiş bir günahkara
cennetin kapısını aralarmışçasına
aralık bıraktığın kapıdan
sokağa koştum
uzaklara
yolun sonuna baktım
yoktun
yok olmuştun
belki de koşarak ayrılmıştın
ama sen
ama o elindeki bavulla
bedenindeki yıkıntılarla koşamazdın
neredeydin bir tanem
neredeydin militanım
kadınım neredeydin...
..tamam
işte
yolun sonunda değil
daha yolun başındaydın
beni mevsimlerden beri görmemiş gibi
o çıldıran yağmurun altında durmaktaydın
belki de daha o an özlemiştin beni
belki de sen o kapıyı açar açmaz
yüzlerce mevsim gelip geçmişti aramızdan
bana bakmaktaydın...
sonunda
elbiselerin ve hüzünlerinle dolu bavulunu
yere bırakıp
yağmur dalgalarıyla bana koştun
sımsıcak
sarıldın
bu kez ben öptüm
ben tattım
ben dinledim
öptüm de gittin
tatımda gittin
dinledim de gitin sevgilim,
ardından yeni başlangıçların
yenik sonları için
kırık aşkının tohumcuklarını dikip gönlüme
öylece gittin
gittin sevgilim
gönlümüzdeki boşlukları birbirimize adayıp
gecenin güzelliğine şiirler mırıldanmadan
sahillerinde arzularımızın gemilerini yüzdürdüğümüz
salyları kumlarımıza vuran kızıl denizlerimizde
bir kez olsun yüzmeden
benliğimizi bizden alan derinliklerimizi
birbirimizin ellerine vermeden
gittin sevgilim
içimdeki arsız çocuğun ayaklarını kırmadan gittin
tomurcukları bırakıp da gittin
ayaklarını kırmadan gittin
gittin sevgilim..
lokman kurucu
(ölünüz lütfen kitabından)
5.0
100% (6)