BİR AŞKIN SON GECESİ
Aç kurtların sofrasında
Salyalı bakışlara meze olmuş, aşkın adı kadın. Kısık ve şehvetli sözleri üzerinde toplamış, davetiye gönderircesine Gülmüş. Eğlenmiş. Eğlendirmiş hatta ara ara attığı kahkahalarla Ne aşkın adresi adam kalmış aklında, Ne de sabaha çıkmayacak yoğun bakımda yaşayan kara sevda Kadın eğlenmiş çılgınca Kadın coşturmuş masadakileri Masadakiler de mutluluktan uçmuş kuşlar gibi ara ara… Gün çıkınca gecenin koynundan Uyanmış gerçekler. Yorgan örtememiş ihaneti. Yatağa sığmamış yalanlar. Sular bile yıkamamış kadının bedenini. Kirli bedeniyle başı önünde aşkın adresine yönelmiş genç kadın Yolda zevkler ayağına bağ olmuş, alkol terk edince bedenini Aşkın adresinde kuşlar susmuş. Sevdalar ağıt yakmış uzun bir süre. Uzun bir süre sessiz kalmış kadınla adam Yalanlar bile inanmış hakkında söylenenlere. Ve bir sevda mahkum olmuş, ifadeler sonrasında dar ağacına Darağacında boynu ipe asılmış Çırpınmış yaşamak istercesine Çırpınmış ‘beni neden asıyorsunuz’ diye Tabureyi devirmiş adam, Yaşadığı tüm ihanetleri öldürürcesine Yağlı ilmik aşkın boğazında Kadının bakışları boşluklarda Gözyaşları da adamın gözlerinde kalmış… Ve son kez seslenmiş adam, kadına ‘Bir daha görüşmeyelim, Beni yıktın, dümdüz ettin. Ve bir daha seni ararsam, Adım, anamla anılsın… Al birikmiş onca hatırayı, belki saklarsın. Resimler mi? Bırak o resimlerde atıldıkları çöp tenekesinde kalsın…’ |