Kovuluş-2
1)
Yüzüm ki: artık, Ganj! Paslı meleklerin yunduğu… 2) Kovulunca onca memleketten Anladım: insan sadece kendisine aittir! Duraklarda oturmuş saçlarımı bekliyorum Yalnız dökülmek istemiyorum yola Dilimde kahverengi bir ceset Kiminle konuşsam selaya dönüyorum “Yaşıyor mu” diye sarstığım kemikler “Hayata dön daha gençsin” diyorlar! “Hayır” diyorum “Yaşlanacak bir yer kalmadı. Sizi toprağın altına gömenler Bizi betonların üzerine gömdüler. Yaşamak dediğiniz: artık daha fazla borç! sentetik mamalar ve huzursuz kadınlar…” 3) Dostların telaşına havaya attığım bütün taşları unuttum Şimdi yarıklar içinde dönüyorum, “İhanete uğramışsın, git öcünü al” diyorlar “Hayır” diyorum “Kimse bana ihanet etmedi Ben atılan her taşın düşeceğini unutacak kadar toktum komşularımın açlığına serildiğim şu sofralarda…” 4) günahımı biliyorum günahım: unutmak! Unutuyorum ellerimi dua ederken Duadan geri almıyorum, kalkıp gidiyorum mescitlerden Sanıyorum ki: dua ettikçe Tanrım duyar beni. "Ellerini geri al "bile demiyor ayetler! Kim adres sorsa önüne hemen harita olan ben Unutuyorum işte haritaların da baştan çizildiğini… 5) Yazları bari evine dönen bir oğul olsaydım Bu kadar babama benzemezdi kışı İstanbul’un… Benzemezdi çünkü annem çocukları büyüsün diye kendisi küçüldü. Hep aynı kanepeye gömülmüş bir tülbent annem “Kalk da şuraya otur, daha rahat” desem “Aç mısın yavrum” diye cevab veriyor! “Aç değilim anne, misafirler gelecek beni almaya Onlarla yerim bir şeyler!” 6) Esenyurt’ta soğuk odalarda Ellerimde bunca şiir kağıtları ile Daha neresi fakirse gidip orada buluyorum dilimi… Neden bu şehrin Batı’sına doğru esmer herkes? Neden Kuzey’i bu kadar beyaz ülkelerin? Güney’e indikçi neden sıcak? Meridyenlerdendir diyorlar: “Hayır” diyorum :savaşların gelin gittiği Güney’de Ateş düştüğü yeri yakıyor da ondan” diyorum Anlamıyorlar! Bana gazete iş ilanı muamelesi yapan dostlarıma Gazetelerin kayıp ilanlarını gösteriyorum, görmüyorlar. 7) Kovulduğumu saklıyorum Saklıyorum çünkü yeni bir hayata kovulmak demek : tevbeler ve tecrübeler vaazına dönmesi demek yüzümün. Ben yüzümde hala hayretlerden ifadeler Ve yerini bulamamış bir göçebenin telaşını taşımak istiyorum Alışırsam eğer: kimsenin serdiği yataklarda uyuyamam… Herkes gibi evine dönen bir adam olurum Herkes gibi Oysa insanlar en çok kendi evlerinde çürür! "Bu kimin çocuğu, evi yok mu?" diye fısıldıyor arkadaşlarımın anneleri Herkesin abisinin asker resimleri vitrinde Soğuk odalar, serin yorganlar ve hep deniz gördüğüm rüyalarım Kahvaltısız çekip gidiyorum şehrin telaşına sabahın köründe Gidiyorum çünkü kovuyorlar. Halıların ucunu kıvırıyor kadınlar, bir daha gelmesin diye Tanımadıklarını kapısını açmıyor şehrin insanı Tanıdıktan sonra hiç açmıyor… 8 ) Ah ben Nasıl da yabancıyım kentlere… Herkesi halam zannediyorum. Oysa halamlar da artık çocuk evlendiriyor. “Altın gibi yüreğiniz var gelin sevinçlerinizi biriktirin” diyorum Onlar düğünde takılacak altın biriktiriyorlar. Kimse yüreğini takmıyor gelinle damada. Bir yastıkta çürüyecek bu çocuklar diye inliyorum Duymuyorlar! 9) Yüzüm ki artık Ganj Kıyısında Rabb’imi yıkadığım... 02:19 Kıztaşı-Fatih-İst… 22 .03:2011 |
Gazetelerin kayıp ilanlarını gösteriyorum, görmüyorlar."
Şiirlerini takip etmem gereken bir sayfada buldum kendimi...
Ne iyi ettim de geldim yitikliğin ülkesine... Ki, sesim gibiydi her bir dize... tanıdık gibi...
Kutladım, saygımla.