ölülerŞiirin hikayesini görmek için tıklayın üzüldüm, üzüldü, üzüldük...
bu sabah o kabustan sonra olan tevafuk darmaduman olmaya ne de çok yetti.... ahh gizem, ahh beni affet... ’senin bir gülüşün bir dostunun yarasını saramıyorsa artık, sen artık kendin değilsin…’ ’gizem’e...’ ah ölüler badem gözlü gül benizli kör sandığım ölüler intihar ederlerken içimde öldüklerini bilmezler de defalarca ölmeye yeltenirler sokak çocukları saklanır avuç içlerime köprü altı soğukluğuyla gelirler tir tir titrerim çaresizlikten yaşam hep kaybolurken tutar elimden annem ağlar, babam puslu bakar, ben susarım kendinden kaçarken fırtınaya tutulan martı çığlıkları takılır dalgalarımda oltama gizem, öyle kal(sın) diye dua ederim de elinden tutamam, yanında olamam vefasızlığımla kurban edilmeyi bekler gibi affına sığınırım, suçuma bedel biçmesini isterim acizimdir, sözlerim biterken sesimin değdiği yerde suçluyumdur, konuşup da boğulurken sesimde lanetli bir orman gibiyim bugün ağaçlarım bir bir yıkılıyor üzerime sense bir kırlangıç gibi uzaklığımı seyrederken hep yahut konaklamaya gelmiş bir yolcu edasında üzerime basa basa geçip giderken için sızlamazken de ağlamadım inan bir dal gibi ezilirken de ben, galiptin sen suçluydum, susuyordum... bildiğim tek şey vardı, ölüyordum... ve sen bana benzemiyordun! fulya/mart2011 |
Her canı istediğinde oturup nefis bir şiir yazan, yazabilen birini düşünüyorum sizi okurken
Ve burnuma hanımeli kokusu geliyor inceden
Saygı ve selamlarımla...