gözlerimin en ıslak yerinde düş filizlerim yeşeriyor
Uzun matrajlı filmin içine düştü kalemim
yalın ayak düşlerimi gece karası gözlerinde ararken siyahlanmış yüreğimde buluyorum kayıp aşkı bir adım adıyorum sana ve sen koşuyorsun bana "sen" ve "ben" biz olurken buğday coğrafyası nadaslanıyor vuslatı ulaşmaya denedikçe kelimeler arasında kayboluyorum kavuşmayı deniyorum cancağızım olmuyor zaman döngüsündeki sarı yekpareler mevsimlerden "son" baharı" koyuyor âşık ve mâşuk iki yabancı oluyor yürekleri "biz" olmayı başaramıyor "sen+ ben= biz" değiliz artık cancağızım yürüyorum senli cümlelerden arındırılmış İstanbul’umda arşınlıyorum her defasında dolaştığım Eminönü"nü her nefes alışımda kendime bir cellat beğeniyorum hicranın içinden. ve ölümün süt beyazlığına giyiniyorum gözlerin; Azraili prova ediyor gözlerimde cellat’ım oluyorsun elinde çengel gece karası gözlerin en koyu tonajında boyuyor bedenimi aşkın en acı halini çiziyorum vuslata adının baş harflerini kazıyorum yetim kırmızılığım feryatlar koparıyor ve karanlığa yüreğimi emanet ediyorum özlem yanığı aşığın biri toprağa bir iz bırakırcasına el ele tutuşmuş iki beden kalem lâl olmuş sığmayan parmaklarına............... olur da bir gün kalemim susarsa cancağızım bil ki ölüme ramak kala maviliğinden vazgeçemeyen kırmızıyım Şems ; solgun ışıklarını saçmaya çalışırken şehrime siyaha boyanmış dudaklarım sürerken adını gözlerimin en ıslak yerinde düş filizlerim yeşeriyor kirpiklerimi silmeye çalışma boşuna.. ne de olsa gözlerinde mavi deniz mavi gökyüzünü mavi aşkı gördüm cancağızğım gordion 21/03/2011 |
mavi deniz
mavi gökyüzünü
mavi aşkı gördüm cancağızğım
ben de gördüm
ve yıkıldım
görmez olaydım !!
kaleminiz daim olsun
sizi okumak büyük bir keyif