V U S L A T M E V S İ M İniçin bu acelem basamıyorsam gölgeme oysa bir zamanlar ağustosböceklerinin çığlığında yaşardık yazın sıcağını hararet basardı tınazlar gibi / ama belli olmazdı fotoğrafta ter kokusu / sonra bir bulut su elerdi üstümüze burun uçlarımızı hedeflerdi damlalar dev bir iştah duyardık toprağın kokusuyla ve sırrı çözülürdü aynaların * * * avuçlarımızda buruştururken sararmış yaprakları kanatsız kuşlar geçerdi üstümüzden öksüz bırakıp saçlarımızı bir büyük zamandı götürdükleri gökkuşağı renginde bir rüzgâr eserdi sonra gönül sallardık arkalarından selam yollardık sevgilinin diyarına * * * beyazın adaleti kaplayınca yeryüzünü ulurdu kapılarda üşüyen rüzgâr kapanan yollarda kaybolurken ümitler izmarit gibi tüterdi evlerin bacaları taksitle ölmeyi kâr belleyen özgürlük tutsakları ve hayatı kravat gibi boyunlarına ilmek yapanlar elbette bilmezlerdi kuşların kırıntı savaşını * * * alınlar mübarek olmasına yine mübarek lâkin nasıl tapınmalı bunca şaşırılmışken yönler narkozlu beyinlerle düşünmek ne mümkün ve bulmak doğruyu beş yıldızlı puthanelere dönmüşse göğüsler kolay mı damıtmak geceyi yürek sarnıcında nura döndürmek sonra yoğurup karanlığı * * * geçmek gerekiyor aktığı yerden yıldızların kavuşmak için o kutlu zamanlara ve geçmek bedir misli sınavlardan dalmadan önce yesrib düşlerine yaşamak hakkıyla mekkeyi * * * sevmek ve adamak sürgün hafızalarımıza yaklaştırıp hanne’yi sevmek kolay ya adamak bütüne hasret parçacıklarla yaşanan hayatlarda yürek tıpırtılarımızdan tanırdık birbirimizi hedefe kilitlenirken namludaki şafaklar en soylu silahtı suskunluğu sabrımızın * * * / ar gelir insanlığımıza hazır bir hayata konmak ve gündelik tanrılarla flört / * * * biterken fitili gecenin ışığın gölgeyle bitiştiği yerde lekesiz güneşler patlamak üzredir renklerden menekşe mevsimlerden yağmur * * * badem ağaçlarıyla gelince bahar martı çığlıkları karışır hülyama süzülüp ortadoğu ufuklarından nefsimin surlarında sancak açtı bir ulubatlı davetini getirdi sevgilinin özlemiyle kavurdu gönül tahtımı “mürare’den ibret alsın her şeyi bırakıp gelsin “ demiş gayri dayanılmaz hasretin böylesine durulmaz buralarda ey yolu yaratan yolcuyu yaratan ey ey nimetini kuluna azık yapan ey yıllar yılı taptaze koruyan azığı ve yolcusunu habersiz uyutan ey sonsuza yürüyen kutlu kervana beni de kıtmir eyle ey |
yüreğinize kaleminize sağlık hocam
yüreğiniz var olsun