Ş E R H... İyi yağmalanmalarda kaçırılmış güz haritasıydım Sen ki göğe kırlangıç serpiştiren ve sevda sözü veren… Nerdeydin hangi yıkıntıdaydın korkak ruhlar içinde Gövdemdeydin yarayla iliklenmiş siyah eteğin- Giyinmiş bir ceset oturmuş balkona ansızın- Düşüp ölen taklit tanrılar, sen bütün bunların ötesinde Beyaz bir gelincik ben çölün yel değirmeniydim Dışımda öğütülmüş kemik, parmak uçlarındaki ses Bir hicaz perdeye vurulmuş sessiz tragedya Derdin ya bizim olsun bu şarkı bizim şarkı İnanmazdım bizim bir şiirimiz bile yok ki sen... Bizim bir kuyumuz vardı iguana kemikleri dolu’su Senle ben tarihin en kekeme kitabı içinde Soytarı bir çiçek kurutulup unutulmuş Sırtıma kapanan bir sokak kapısı ağlayışın Soluğun cebimde sakladığım ekmek kırıntısı her üşüdüğümde Ben bir hayalettim başucunda geceleri görmesen de Bensiz uyuyamazsın diye annenin sesinde ninniler söylerdim Yarım düşler sabahında elimde buzdan küre Zenci bir rahibe ağlardı gözleri çocuk uykulu Şimdi bana gelelim evrim dışından bir tözle Kalbime pusu kuran hayvandı kutsal sadakat Arındırıp, kirlenmiş hayatı bir ceninin kalbinden Tükürdüm ağzımın kıyısına birikmiş evreni İndim bütün dağlardan kaçak siluetler bırakıp Yasak kitapların dip notlarıydı yüzümdeki ihram Sussam hangi dilden bütün yanlarım şerh. Ben insan kalbine bırakılmış kutsal amip Kendini aşka bölen her molekülden Hangi çağın tanrısıyla üvey kardeştim unuttum... |
Tebrikler...Lakin tekrar geleceğim sayfanıza..