SON ADA
[ Hüznün şehri Ankara’ya lapa lapa yağan karlar,
Dudaklarımdaki hasret yangınını söndürmüyor.] Sevda dolu düşlerimiz ızdırap olduğu vakit, “Ufkunun sessizliğinde bir gemi gibi kaybolsam,” Prangalanmış gönlüme hüzünler dolduğu vakit, Fırtına denizindeki son adada seni bulsam. Umutsuzca çırpınırken düşlerimin girdabında, Hayalin ile yazdığım hecelerin adabında, Kutsal kitabın nurlarla yazılan sonsuz babında, Yalnızlığımdan kurtulup senin aşkın ile dolsam. Kokun sinsin üstüme yâr düşmeden yüreğime har, Beyaz taneler içinden alıp beni koynunda sar, Ömür denen yolculukta tükenmeden zamanım yâr, Ellerin elimde iken gözlerine bakıp dalsam. Kuruyan dalda ağlayan şeyda bülbüller gibiyken, Sevgilisinden ayrılan solgun sümbüller gibiyken, Gövdesinden koparılmış sararan güller gibiyken, Gelip yanıbaşında son nefesimi verip kalsam. Yüreğini parçalayan burağanlara esin de, Lâl celladın yolumuzu artik kesmesi kesin de, Rehin tutulurken gönlüm gözlerinin kodesinde, Ayrılığın kayasını kanayan elimle delsem. Bizi âşık ediyorsun diye seslendi gün ve ay, Oysa ki ömür yolunda tükenmişliğimize vay, Vuslatın son geçidinde çıkmayınca sendeki huy, Ağlayan gözlerindeki yaşları uzanıp silsem. [ Hüznün şehri Ankara’ya lapa lapa yağan karlar, Yüreğimdeki kabaran özlemini dindirmiyor.] 09.03.2011 Saat: 11.45 / Karlı bir Ankara sabahı. Coşkun MUTLU |
Beyaz taneler içinden alıp beni koynunda sar,
Ömür denen yolculukta tükenmeden zamanım yâr,
Ellerin elimde iken gözlerine bakıp dalsam.
Duygulu ve güzel şiirinizi kutlarım şair arkadaşım.
Ellerinize sağlık.
Yıl 1969.Bahçelievlerden Teknik Okula gezerek gidiyoruz.Bahçelerde ağaçlar çoktan
çiçek açmış.Bahar gelmiş artık.Damarlarımızdaki gençlik kanı bir başka dolaşıyor.
23 Nisan sabahı bir kalktık ki her taraf bembeyaz.Ve o yıllar yazdığım bir şiirimden
kısa bir dörtlük yazacağım:
''Soguk , kuru çölden farksız Ankara,
Bir sana hasretim bir de bahara...''
Sağlıcakla kalınız...