*Yitik Ezgim */ Ben yastığımın altında Sen’li hayallerimi gizlerken Sense o uykuda başka hayallere meyl ediyormuşsun meğer / Adınla başlayıp adınla son bulan cümlelerin ortasına inen… Bir ihtilal başlıyor içimde. Ama yeniliyorum. Senden her kaçışımda Kendimi sende buluşumdan belli bu Mağlubunum... Tutsak ağzı yaşantıların belini büken sancılarım var. Ve söylenmemiş sözlerim var dilimde Yazılmamış şiirlerim var… Bilmezsin. İnsan en çok susunca kanar, En çok susunca anlar kimsesizliğini… Sustun. Oysa söylenecek ne çok şey vardı. Öyle kimseyim ki şimdi, Her şey olamıyor h/içlenmiş hâlim, Yalpalayarak yürüdüğüm hayatta tutunduğum O akşam gözlerini de almış gidiyorsun. Git. Bak, Bugün bir martı su yüzüne indi, Soğuğa değen teninin titreyişlerine aldırmadan Son çırpınışıyla nefes alma savaşı verdi. Yukarıdan ağzına düşecek bir lokmayı bekledi, Bekledi Üşüdü Öyle üşüdü ki özlemlerine sarıldı sımsıkı Sanki onlarda terk etmiştiler onu, Üşüdü. Göz kapakları direnişini zorladı Tekrar yukarı bakdı Öyle, Baka/kaldı Bir küçük umut yoktu artık Umut edecek umutsuz da… Duyarsan Yitirilmiş ezgisini aşkın, Ruhsuzluğun hıçkırıklarında sezersen Gönlümün son yağmurlarını, Toprağın ona veda edişini görürsen, Ağlarsan, Ağlama Matem senin hakkın değil Matem benim hakkım… Bugün bir sevda ölür bu şehirde Bugün bir sevdalı ölür. |