İKİ DAMLA İNCİ
Selama muhtaçtı gönlü.
umudu da pek bir yenikti. Gelememiş kendine bir süre. Kalbi de derin delikti. Bir dost açmıştı, o tapunağı acımadan. dost ki ne dosttu. Bir lokmayı ikiye bölüp, yerlerdi kimi zaman. paylaşılan yalnız lokma mıydı? hayatın yükünü gocunmadan, bölüşürlerdi esasında. Yükleri paylaşamazlardı aralarında. O derdi ki “ben yükleneyim,” öbürü derdi ki “Ben ezileyim ağırlığında.” Zamanın refasızlığına inat, bir dostluk sevdasını, gururla omuzlarında taşıyorlardı. Göz yaşlarını birlikte, denizin dibine oltalıyorlardı. bizimkinin derdi dağları korkutuyordu. Yasakların en müebbetini taşıyordu ruhunda. Geceleri hülyaları kâbusa yenik, En dibe düşüyordu. Uyanmak da istemiyordu, bir pembe kare yakalarım diye. Annesi onu zamansız, bir hengameye bırakmıştı yıllar önce. Öz baba ve üveyden az biraz anne karakterleriyle. bölüm diyer yetim hikayelerine görünüş itibariyle benzese de, Hisler emsalsiz bir utanışa yenikti. Yıllarca birlikte büyüdüğü, narin bir çiçek. O evi cehennemden, nasıl cennetin en erişilmez katına çeviriyordu? yedi katın en dibine, açıklanması güç duygular saklanıyordu. Yasaktı, günahtı, haramdı… Dikeni zehirli güzellik. herkez onu kardeşi olarak biliyordu. Öyle olmalıydı deyil mi? Aynı kan ve geni taşımak gerekmiyordu kardeş olmak için. Bir de şu kabaran heyecanlar anlasaydı bunu. Bu çevresel inanış onun sevdiceyine, bir goncagül vermesine mani ola bilir miydi? Aç bırakıldığında bütün saflığıyla, Lokmasını feda eden çiçek, nasıl gözardı edilirdi? Sevmek böyle kutsalken, tekini yitirmiş eşken. Nasıl yasak elma oluyordu? Peki günaha eyilimli aciz olan o, Bunları beynine endekslerken duruyor muydu? Bir de can dostu vardı. Unutmasın diye ruhuna çivi gibi çakılıyordu varlığı. Sevgisinin azabı kandan ayrı, Canının canı kardeş sıfatlı sevdiyi mi? Yoksa canını uğruna savaşlara yolladığı, Tekrar tekrar şehit olacağını bilerek, yollarına adadığı dostunu mu? Hangisi seçim konusu olurdu ki? Kalbindeki hazinenin değerini, Can dostu da anlamıştı. Habersiz her şeydensevmişti oda. Kaderi zaten yeterince bulanıktı. Bizim çaresizin, yenikliyi kadar. Bir kıyameti anımsatırdı yüreklerindeki. Her şeyi paylaştıkları gibi, Renksiz bir sevdayıdabayladılar., İlkdefa bencillik belirdi aralarında. Gizil gizilkanadı bilmedikleri savaş. işte en klişe ikileme… Aşk mı, Dost mu? yalnız bu konu budefa, İlk okul zihniyle sorulmuyordu. Bir muammanın bile dibine vuruyordu. Kıyıya çıkıyordu tekrar tekrar. Kurtuluş yoktu duygulardan. İpini bekleyen iydamlık kokusu havada. Dalgalar bitaplığı ayak parmaklarına çarpıyordu. Lodoslama dalıyordu son nefesler ağzına. Gelip geçen sandallar hayatının dar şeriti miydi acaba? Her şey mi istiyordu? Aradan yavaş çekilişini. “Su da soğuktur” dedi bir an. Sonra iki suret belirdi gözünde. Elleri de göründübirleşmiş. Kaldırajı indiyindegerçek karesinin. Görüntüye melek yanı sevindi, İblis yanı “gel gidelim” dedi. Bakışlar pargaları indirdi son hamlede. Soğukluğu hissedildi tüm çıplaklığıyla. Çırılçıplak bir ölümün koynunda. İstediyi huzura erişmeye çalıştı. Azap sonsuzluğa taşındı nudefa. Kurtuluş diye bataklığın dibinde. Dipdibe bir şeytane. bıraktı sahte kurtarıcı ellerinden. Kimse anlamadı. Bu ani göçün sebebini. İki göz damlası belirdi cellat kıyıya. Biri yine can dostunundu, Diyeri de masum çiçeyinin incisi. Hayal alemi |