7
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1984
Okunma

Hep yalnızlığa çıkar, kalabalık sokaklar
Sen dahi duyamazsın, içinin feryadını
Şehvetlere susamış, ince uzun dudaklar
Dik dik bakarak alır, vücudunun tadını
Gözler sana yapışır, hep salyangozlar gibi
İçini görmez, canım! âmâ gibi manyaklar
Etrafında dönerler, hergün horozlar gibi
Kaldırımı eşeler, nasır tutmuş parmaklar
Saklanmaya çalışma, kalpsiz kalabalıkta
Onlar rûhunu çalar, deri bir cüzdan gibi
Ve bakarlar içine, hep loş bir karanlıkta
Birşey bulamayınca, yerler bir sıçan gibi
Sokakta yürüsen de içindedir adımlar
Seni bana getirir, saçından tutup hayâl
Düşeni kaldırmıyor, serseri kaldırımlar
Düşenlerin namusu, gece gündüz payimâl
Örümcek ağlarını, sanmaki gerçek ipek
Hırçın ruhun takılır, beyaz kelebek gibi
Üstüne işer gider, terkedilmiş bir köpek
Yersin hakaretleri, her akşam dipçik gibi
Seni satmasın gülüm, kapkara bir çingene
Gözyaşımla yeşerdin, şu gönül gülzarında
Şimdi yaprağında var, bir tırtıl ve bir kene
Satarlarken görmüştüm, mahalle pazarında
Avutamaz ruhunu, kollarında sokaklar
Ahtapot gibi boğar, yalnızlık denizinde
Kalbimin verdiğini, veremez o kucaklar
Öpücüklerim varken, kızaran benizinde
Soner Çağatay 17 Ocak 2011 / 01:20 / Wuppertal
5.0
100% (6)