Çok İnceydi
Sakin bir rüzgar geliyordu doğudan
Kumları karıyor; kardeş ediyordu Gökyüzüne el salladığını duyuyordum Menekşe kokun boğazımı okşarken Kimeydi vedan? Hayali aya mı, mıh olmuş yıldızlara mı? Şarkımızı söylemeye başlardım Odanın köşesinde derin bir ıslık sesi Hep çalmanı istediğim titrek neyim gibi Kahverengi boşlukta dalgalanışımı görüyordum Hatırlıyorum Tuz niyetine bal dökerdin yemeğime Varlığın mı severdi beni, yokluğundaki dem mi Sayısız geçen geceler bir bir üzerimdeler artık Hangi mutluluk pınarındandı şarabın Söylede içeyim; unutayım tekrar gecelerimi Mahallesinde top koşturan gözü yaşlı çocuk Akan burnunu iki yüzlü kazağına silerken Geleceğini hatırlıyor, büyüyordu Yaşayacakları daha dünmüş gibi... Yaşadıklarımız dünden çok önce Sanki hepmiş gibi... |