Gülümseten üzüntüler zenginliği
Üçün otuzunda parıldar durur ateş deryası
Kalkan misali göz kapaklarına Artık durulma vaktidir ey çoşkun derya İnceden güz çiselemektedir evimin camlarına Şehvet uğurlanır Buruk bir acı göğüste Keyf-i cihana dur denir Kulis vaktidir sana Be hey iskele efendi Kalmadı üryan delikanlı İstersen unut şimdi Şenlik sanki biraz geride kaldı Biter tatili çurpanın levreğin Ve sahneye çıkar Gerdanlığı denizin boynuna takıp Ekmeğini sudan yapan adamlar Erik ve kiraz kardeşler Bitip giderler otogara Portakal ve oğlu mandalinayı Almak için çukuru derin tabağa Tek rekat ders çalışmamış Nam-ı diğer öğrenci tayfa Bellidir artık kalkış saati Sen boşverme imtihanı sabah ola hayrola Şakalar hep bir yana da Mevsim saati hüznü vurmaktadır gerçekten Bakır tokmağının kesif kokusu Kalemin bam telinde kavrulmaktadır Şaire dem olur hayat bulur Döktüğü gibi yapraklarını yerlere Akıtır mürekkebi kağıda can bulur Kaçmak nafile O yüreğinin kanayan yarasını Eşer durur Çok kelam manayı boğar Az kelamın özü de aklı yakar Vakit evinin en güzel manzarası Gülümseten üzüntülerin zenginliğine bakar. |