)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-109-)(-)(-)(
…………………………………………………………………………………………………………
Yaz Geldi Gönül ne beklersin gurbet ellerde Gidelim sılaya belli yaz geldi Açılmış nergisi susam sümbülü Bağların zamanı güllü yaz geldi Müddeti yetince herşey erişir Irmaklar coş edip sular karışır Enginde ovada gözler kamaşır Dağlar kemha giymiş allı yaz geldi Hasretin firakı figana başlar Akıyor gözümden kan ile yaşlar Çiçek döşürmeyi arılar işler Kovanlar meydanda ballı yaz geldi Tahammül edilmez hublar haline Güzeller çıkıyor seyran yoluna Efgani de sazın almış eline Ağlayarak çalar telli yaz geldi ………………….. AŞIK EFGANİ …………………….. 1864-1964.Sıvas İline bağlı Kangal İlçesinin Mamaş bu günkü adıyla Soğukpınar, köyünde doğdu. Asıl adı Hüseyin Avni Dönmez’dir. Doğum tarihine ile ilgili kesin net bilgilere ulaşılamamıştır.Ancak öldüğünde yaklaşık 100 yaşında olduğu 1964 de öldüğünden bu sebeple 1864 de doğduğu söylenmektedir. Aşıklığa küçük yaşlarda ilgi duymaya başladı. Köylerine gelip giden aşıklar, dedeler aracılığıyla bilgisini geliştirdi. Emsallerinden, Süleyman Fahri, kadar olmazsa da bir ölçüde bağlama çalmayı öğrendi. Bir bacağı engelli olduğundan dolayı alışıldığı üzere öteki köy işleriyle fazlaca uğraşamadığından okuma yazma konusunda kendini geliştirdi. Yörede Topal Hoca olarak tanındı. Köyünde yaklaşık 70 yıl imamlık yaptı. Ayrıca engelliliğinden dolayı köyünü pek terketmeyen Efgani, imamlık yanında, medrese hocalığı, muhtarlık gibi birçok başka görevi de üstlendi.Şiirlerinde değişik konuları işleyen Efgani, köyünde öldü ve orada toprağa verildi.Efgani ve aynı çevrenin öteki aşıklarına ilişkin Fuat Bozkurt’un”Ozanlar Ocağı”, (1999) adlı bir araştırması bulunmaktadır. ________________________________________ )(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-109-)(-)(-)( Zalım gurbet kahrın şimdi çekilmez Bizim oralara bahar yaz geldi Hasret duvarları sanma yıkılmaz Şimdi göllerine suna kaz geldi Gün ışığı gelip camına vurmuş Ağaç gölgesinde canan uyurmuş Bademle kayısı çiçeğe durmuş Şu deli yüreğe nasıl haz geldi Düşümde gördüm de açtı döşünü Nâme verip saldı sevda guşunu Savurtup saçların eğdi gaşını Bana o canandan yine naz geldi Karları erimiş karşıdan baktım Kır çiçeklerini alıp da koktum Serenli guyudan bir kova çektim İçtiğim suları nasıl buz geldi Eyle deli gönül kendini eyle Gurbet elde böyle ağıtlar söyle Gözümde tütünce sılam da böyle Bağrıma bir ataş biraz köz geldi Papatya sarmıştır bahçe bağları Ayrı güzel geçer bahar ayları Karşıdan görürsün komşu köyleri Hasretlik yüreğe sanma az geldi Yollarını bekler yâr’e yazıktır Gayrı gidemiyom yollar uzaktır Şimdi Lüzumsuzun bağrı eziktir Uzattım elimi dertli saz geldi Sadık Dağdeviren Aşık Lüzumsuz |