)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-108-)(-)(-)(
………………………………………………………………………………………………………………
Beni kınamayın eşler yarenler Bugün duydum o cananım key’fsizdir Hiç yardım etmedi aşkı verenler Bana hasret o sultanım key’fsizdir Bu aşka düşeli yandım kavruldum Geçti sinnim harman gibi savruldum Çağım tamam gönül dağın devrildim Canan için serde canım key’fsizdir Dur Abdal söylerim yarin ismini Mah-ı mihri nakşettiler resmini Gönül bulamadı geçti hasmını Aşkına düştüğüm hanım key’fsizdir ……………………………………………… DUR ABDAL ………………………………………………. 1881-1946.Artvin İlinin Ardanuç İlçesinin Sogara,bu günkü adıyla Soğanlı köyünde Dünyaya geldi. Asıl adı Abdullah Yüksel mahlas olarak Dur Abdal mahlasını kullanmıştır Küçük yaşlardan itibaren iyi bir medrese eğitimi aldı.Eğitimli olduğu şiirlerinde fark edilebilmektedir. Aşıklık geleneğini, bağlama çalmayı, amcasının oğlu ve ustası Aşık Cesimi’den öğrendi. Uzun yıllar Cesimi’yle birlikte hem Anadolu hem de Kırım, Rusya, Azerbaycan, İran gibi Ülkelerde yaklaşık 16 yıl boyunca dolaştı.Bir çok aşıkla tanışma ve görüşme fırsatı buldu Böylelikle geleneklere ve aşıklığa ilişkin bilgisini arttırdı 20. yüzyıl ilk yarısında bilinmesine ve Efkari gibi son dönem aşıklarından birine ustalık etmiş olmasına rağmen eserleri maalesef bu güne ulaşamamış yani yazılı kaynaklara aktarılamamıştır.Bilinen eser sayısı çok azdır.Diğr yandan Cuğolu aşıkların altıncısı olarak bilinir. …………………………………………………………………………………………………………………………………….. )(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-108-)(-)(-)( Haberin almışım nazlı canan’ın Yataklara düşmüş hasta diyorlar Çekilir mi şimdi kahrı Dünya’nın Her iki gözü de yasta diyorlar Adaklar adayıp, mumlar yakarmış Esen rüzgarlara derdin dökermiş Haber gelir diye yola bakarmış Yarin kulakları seste diyorlar Rüzgarla birlikte savrulur imiş Feleğin çarkında çevrilir imiş Benim sevdam ile kavrulur imiş Dertleri üst üste deste diyorlar Pencere dibinde hep bekler imiş Bu derdin üstüne dert ekler imiş Hasta yatağında sayıklar imiş Adın dudağında beste diyorlar Gülünce yüzünde gül açmıyormuş Nedense zamanı hiç geçmiyormuş Yemiyor malesef su içmiyormuş Versen de altın tasta diyorlar Gelmek için bana yollara düşmüş Ne yazık şansından mevsim de kışmış Yorgun bitap düşmüş yolunu şaşmış Yönünü kaybetmiş siste diyorlar Lüzumsuz vur döşe yar diye diye Feleğin bu kastı bilmem ki niye Hele sen dua et Yaratan duya Mevlâ’dan sağlığın iste diyorlar Sadık Dağdeviren Aşık Lüzumsuz |