SorYine sensizliğin bir gecesinde, Avuçlarıma iniyor gökyüzünün bütün karanlığı, Ilık ılık akıyor yüreğime hasretin, Taa oralardan o uzak diyarlardan, Senden, yaşadığım topraklardan, Hüzün dolu bir nağme doluyor dudaklarıma, Ürperiyorum, gözlerim nemleniyor, Tarifi imkânsız bir hisle, Süzülüp gidiyorum sana doğru, Uykudasın, beni düşünüyorsun, Ellerinin arasında yırtık resmim, Ve üç satırlık kısa mektubum, Sonra beynindeki bin bir türlü düşünceler, Varlığımla yokluğum, Ölümle kalım arasındaki çizgi, Peşinen bitip tükenmeyecek duygularım, Aşkım, aşkımız ve Bana acı veren masumane duruşun, Artık çıldırıyorum, Beynim allak bullak oluyor, Hatta ağlıyorum, Tutamıyorum gözyaşlarımı, Sonra geri dönüyorum yaşadığımız yere, Taşa toprağa, kayaya, soğuğa, Yeşilden yoksun diyara, Kurşun seslerine, barut kokularına Ama aldırmıyorum artık, Nasıl olsa bu hasret bitecek ya! Al gülüm, senin olsun bütün mutluluğum, Hüzün değil, sevinç yaşları aksın gözünden, Dudaklarında acı değil, Umut türküleri dolaşsın her dem, Gerçeği hiçbir zaman saklama, Haykır geçip giden zamana karşı, Gökten düşen kar tanesi gibi ol, Bir damla yağmur gibi, Berrak tertemiz, Bir çocuk gibi saf ve günahsız, Ve beni bekle, Sakın küsme yalnızlığa, Çünkü ben burada, senden uzakta, Kavuşabilmek ümidiyle geçiriyorum günleri, Sabah doğan güne, gece çıkan aya, İnanmazsan sor bir kere. 11.11.1996-Pazartesi Oğuz Alp Yüksel |