Sen Hiç Ölmedin ki Baba
O gün ki gibi bugün de yağmur yağıyor,
Çorak yollarda, düşe kalka geldim buraya, Bak ellerim çamur içinde, Gözyaşlarım karışıyor yağmur suyuna, Yüreğim yine sızılı, sesim yine kısık, Bir kez daha yaşıyorum o anı, Ahhhh babam ahhhhh, Yağmurlu bir gündü, Okuldan yeni çıkmış, Yol kenarındaki sulara basarak eve geliyordum, Hasan amcaya, Kezban nineye takılıyor, Su birikintilerindeki taşları sektiriyordum, Çocuktum ya kimse bir şey demiyor, Hatta, bazıları ödül veriyordu, Sokağın köşesinden döndüğümde, Koca bir kalabalık evimizin önünde, Ağıtlar birbirine karışıyor, Annemi zorla tutuyorlardı, Çocuk ruhumla olup bitenlere anlam veremiyor, Merakımı gidermek istiyordum bir an evvel, Bahçeden içeri girdiğimde tuttular beni, Görmesin, dayanamaz sesleri kaplamıştı her yeri, Ele avuca sığmıyordum, Kimsenin gücü yetmiyordu sanki, Odaya girdiğimde yüreğimdeki kor Alev alev yanan bir ateşe döndü, Ne işin vardı senin yerde? Neden boylu boyunca yatıyordun? Neden ellerin buz gibi? Neden kıpırdamıyordun? Baba baba diye haykırışlarımı, Neden duymuyordun nedennnnnnnnnn? Çok geçmedi baba, ağlamaktan bitkin bir halde Düşmüşüm oracığa, Senin yanına, Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama Gözlerimi açtığımda, Kalabalık biraz daha artmış, Cümle âlem oraya toplanmıştı, Cansız bedenin eller üstünde Salâvatlarla buraya getirilirken, Sensizliğin yükü çöktü omuzlarıma, Ve seni bembeyaz giysilerle bıraktıklarında, Dondum kaldım, Toprak bile atamadım mezarına, Mekânın cennet olsun baba, Annemi merak etme, Ben ikimize de bakarım, Aklın bizde kalmasın, Artık sobayı bile yakarım, artık sobayı bile yakarım, Aradan 6 ay geçmişti, Sensiz ilk bayramımızdı, Her bayram olduğu gibi erken kalkmış, En güzel bayramlıklarımı giymiştim, Resmin duruyordu kapının tam üstünde, O yeşil gözlerinle sanki aferin der gibiydin, Bayram namazından döner dönmez, Hemen annemin ellerine sarıldım, öptüm, kokladım, Birbirimize sarıldık sımsıkı, Ben dayanamadım, hüngür hüngür ağladım Bu bayram ne garip şeymiş sen yokken, Sanki evin içi bomboş, Sanki çayımız şekersiz, Lokmalar bir bir dizildi boğazımıza, Annem gizli gizli içini çekti, Elleri titrediiii, Gözyaşları ıslattı yanaklarını, Bir süre sustu, hiç ama hiç konuşmadı. Baba, babam, haykırışlarımı duydun mu? Seni çok ama çok seviyorum, Bayram diye değil, her gün anıyorum, Özlüyorum baba, ben, ben seni çok özlüyorum, Güneş tepeyi iyice aşmış, Köy meydanına vurmuştu ışığı, Çocuklar bir bir toplanıyor, plan yapıyorlardı Kim önce, hangi evden başlayacak diye, Beni Ahmetlerin grubuna aldılar Kerim, Mehmet, Ahmet, Hüseyin, Ve bir de ben, Önce Kezban nineye gittik, öptük elini, Çok sevindi, şöyle oturun dedi, Bizimkiler beklemedi, Kezban nine herkese ceviz verirken Bana neden para verdi? Sonra Mustafa dayılara, Ayşe teyzelere derken, Dolaştık durduk gün boyu, Şerife ninem de arkadaşlarıma şeker verirken Bana para verdi, Ben merdivenlerden inerken “Çocuklar kızmayın, onun babası yok” dedi. Çocuk kalbimin tam ortasında, Babasızlığım bir kez daha kükredi, Paralar avucumun içinde, tırnaklarım etime batmış, Sanki bir ses, “Ağla oğlum, ağla” dedi. İşte ağlayarak, seni özleyerek geçti günler, O bayramdan sonra kaaaaç bayram daha gördük, Okul kapandığında çıraklık yapıyordum atölyelerde, Tabiri caiz ise adam gibi çalışıyordum çocuk halimle, Mesleği de öğrenmeye başlamıştım yaa, Çivi nasıl çakılır çekiç nasıl tutulur kapı nasıl yapılır, Babasızlıkta “anaya nasıl bakılır? ” Öğreniyordum baba, öğreniyordum baba, Bir gün pazara gitmiştim, Evin eksiklerini ve annemim ilaçlarını alayım diye. Bir mağazanın önünden geçerken gözüme öyle bir ayakkabı çarptı ki! Vitrinden ayrılamadım, Uzaktan uzağa giydim onları, Lakin alamadım, Param yetmiyordu bunu da almaya, Hangisini silecektim ki listeden, Yağı, şekeri, peyniri, yoksa zeytini mi? Çocuk ruhum kaç kez uzandı gitti mağazanın içine, Kaç hayalim yalan oldu, Ve kaç kez boğazım düğüm düğüm, Gözlerim doldu. Annemin ilaçlarını da aldım, En çok da onlara dikkat ediyorum, Doktorlar sakın aksatmayın dedi, Her gün saatinde veriyorum, Eskiye nazaran biraz daha iyi, İyi dediğime bakma aslında, Seni kaybettikten sonra mum gibi eridi, baba. Zaman, zaman, zaman, Takvimden yapraklar koptu bir bir, Tam 24 yıl geçti aradan, Ben de büyüdüm hayat selinde, Kimi zaman yıkıldı hayallerim, Kimi zaman açmadan soldu güllerim, Bak şimdi mezarının başındayım Yaşım 34, öldüğün yaşındayım baba, öldüğün yaşındayım, Ne garip onca zaman geçmesine rağmen, Mezar taşındaki yazı silinmemiş, Yağmur çamur da zarar vermemiş. Ben, ben,ben ne diyeceğimi bilemiyorum, Dudaklarım kurudu, nefesi daraldı, Özlemlerin katlandıkça katlandı, Bir ses versen, bir oğlum desen, Bir kez daha okşasan saçlarımı…… Seni dün gibi hatırlıyor, bugün gibi yaşıyorum, Artık ben de bir babayım, seni çok iyi anlıyorum baba, Çok iyi anlıyorum. Çünkü sen içimdesin hiç ölmedin. Oğuz Alp Yüksel |
sevdiklerinizle.
doğum gününüzü kutlarım.