gözlerimi pamuksu düşlere kapadım
zaman döngüsünün yelkovanından yuvarlanıp
sana geliyorum cancağızım.............. göğsümdeki dikenleri taşıyan rüzgarların esmer tenine nem vermekte özlem yanığı gözyaşlarım ...................... gümüş pulların mavi halıya asılırken yüreğimi, yüreğine koydum gecenin dar vakitlerinde. yüreğimi İstanbul bilip hicranı bıraktım vuslatın sıcak koynuna................................. Kız Kulesi ; Ay’ı kıskandıracak güzellikteyken rüzgâr dinmiş yerini ciğerlerimi okşayan tatlı bir soğuğa emanet etmekte........................ luğatimdaki tüm kelimelerimle bir bir sanaydı "cancağızım " dedikçe gözlerin dudak uçlarımı okşuyordu sanki. dur durak bilmiyordum. kalemin ucundan mürekkep değil bembeyaz yüreğinin mavi denizlerine "ben" akıyordum sanki ..................... özlemimi Şems; nadasa bırakılmış toprağa ekmekte dolunay; gecelere bir gelin edasıyla mavi halıda utangaç yanaklarına uzanıp gözlerimi pamuksu düşlere kapadım. sesin; Ege’nin hoyrat meltemlerin sarıldığı kadar ılık kalemime düşleri giydirip yüreğinin resmini çizdim gökyüzüne. fırtınalı denizlerin yüzeyiydi saçların sümbüllü bulutlardaydı gözlerin ay ışığı beyazları giydirmişti kirpiklerine yaslanıp delicesine umudu solumak..................... hicran; arsız karanlığın esaretinden kurtulup vuslata koşma çığlıklarına gebe kalacağım..................... gordion 2602/2011 |