EFKÂRLI RADYO
Bugün efkârlı radyom, pek de dertli çalıyor,
Aşina güzel türkü, yine Esat söylüyor; Altın hızma mülayim, seni hak’tan dileyim, Bir yaz günü temmuzda, sen terle ben sileyim. Türkü götürdü beni, dumanlı yine serim, Sevda nöbetindeyim, dalgalandı hislerim, Güzel hırsız gönlümü , gizli gizli çalıyor, İçten içe yüreğim, aşk uğruna yanıyor. Uzaklardan burnuma, güzel kokun geliyor, Hırçın deniz gibiyim, dalgam kumu yalıyor, Paçalarım sıvalı, ayağım suya değer, Severken uzak düşmek, ateşten kormuş meğer. Sevmek ve de sevilmek, katıksız ise eğer, Mutluluk seninledir, işte en büyük değer. Nice nice yiğitler, ateşlerde yanıyor, Kat’iyen kara sevda, oynamaya gelmiyor. Dedim ya sahildeyim, suya çehren düşüyor, Belli ki hava soğuk, gül cemalin üşüyor, Sarılsam hayaline, ısınır mı has tenin? Azalır mı acaba, sinemdeki hasretin? Yaprak sarı yer sarı, mecnun olur mu metin? Gel gör cihan sultanım, alev almış ümmetin. Uçan kuş yuva yapmış, yuvasında yaşıyor, Kuş kadar olamadım, aklım buna şaşıyor. Günlerden on dört şubat, vakit sevda arıyor, Güzel suya eğilmiş, narin zülfün tarıyor, Yaşaman gerek anı, görsen nutkun olur lâl, Gözler kaşı kıskanır, sanki gecede hilâl. Ne zaman duysam sesin, gider benden gergin hâl Hayat için pusulam, ruhum için ilmihâl, Gönlüm hep sanadır taht, kanım seni taşıyor, Sayende zayıf kalbim, teklemeden atıyor. Evet efkârlı radyom, aşık dilden çalıyor, Kendime geldiğimde, türkü sona geliyor, Durdum dinledim biraz, sonra ben de okudum, Gün gördüm günler gördüm, seni gördüm şad oldum. Fatsa Şubat 2011 Umut Dünyası Karalama şiir defteri |
kutlarım
selamlar