Yazmayı Çok Özledim...
Bugün ayrılığın birinci yılı…
Kelimeler havada uçuştu, Boşluğa yazdım şiirlerimi. Yetmedi kabus oldu çöktü gecelerime mısralar. Ama bir türlü gitmedi elim kaleme, Sanki mim çekilmişti yüreğime Lal olmuştu elim. Yazmadım Bazı gecelerde yazamadım. Bugün ayrılığın birinci yılı… Yorgundum, Üstelik birazda kırgın Bazı geceler sabahlara kadar ağladım. Güneş doğmak bilmedi Ben gene ağladım. Haykırdım öfkemi karanlık sokaklara, Küfrettim Haddim olmadan isyan ettim. Ama bir türlü gitmedi elim kaleme, Yazmadım Bazı gecelerde yazamadım. Bugün ayrılığın birinci yılı, Kavuşmanın ilk günü… Ey benim kadim dostlarım Kalemim, şiir defterim Geldim, geldim işte buradayım. Öfkemi taşıyamadı karanlık sokaklar Ve kimse sizin dinlediğiniz gibi Soluksuzca dinlemedi beni. Geldim, geldim işte buradayım. Bugün ayrılığın birinci yılı, Kavuşmanın ilk günü… Ey benim kadim dostlarım. Ben yine buradayım. Yine yorgun Yine saçım sakalım birbirine karışmış. Ben yine aynı ben Ben yine gecelere vurgun Ben yine gece yolcusu… İşte elimde kalemim Önümde şiir defterim Üstelik aynı yerde kül tablam… Geldim, geldim işte buradayım Ve yazmayı çok özledim. Bugün ayrılığın birinci yılı Kavuşmanın ilk günü… Ve ben yine buradayım. Taha Yasin YÜZBAŞIOĞLU Gençde olsa yorulur bazen yürekler...Bazen de kime küseceğini,kime kızacağını bilemez. İşte öyle bir dönemdi.Küstürmüşlerdi benide kağıda kaleme. Kalbimden kalemime inen bütün bağlantıları kopartıp atmıştım... Sonrası mı? Sonrasını Sait Faik ABASIYANIK’ın şu sözleri çok güzel açıklıyor sanırım... ’Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da bir hırstan başka ne idi? Burada namuslu insanlar arasında sakin ölümü bekleyecektim. Hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kâğıt aldım. Oturdum. Adanın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım.’ Sait Faik Abasıyanık |