sevgiyi söylemek anlamsız kalıyorHangi piyano tuşlarını tutabilir ki Bu eşsiz melodinin sesine Notaları seni yazıyor… Fotoğraf olsan görünce Ağaç olsan köklerini toplarsın gövdene Gelirsin. Bulut olsan küme küme yağarsın Ne kucağım Ne gözümün ummanı doyar Ne elim Ne avcum Lime lime dökülmeden Her damlanla… Bir dudak izi payım. Hiç, apansız tutuşun oldu mu ki elimi? Ya da göğsünün kokusunu alan nefesimin Değmediği burnuma Hiç oldu mu ki!... Ben sesinin susuşlarına öldürürken Ankaları Ölü bilirken; Gözlerimden bu kadar çok havalanabileceklerini Nasıl bilebilirdim Uçmaktan habersiz… Bütün küpler patlıyor aynı anda Kırıklarıyla sulara boğuluyor gece Kendimde hissedip seni Göremedikçe. Anla! Bebekler ağlamadan susmaz ki!... Bu sesle Tüm gökyüzü Tüm evler kimsesiz Tüm pencereler öksüz ve yetim bakıyor Hepsi de bana bakıyor! Yakıyor canımı bu fotoğraf yaşam Ve gerçeği ıslak olan gözyaşlarım Akıyor… Tüm kâğıtları ağaçlara astım Geceyi aydınlatmadı beyaz olsa da tül ve perde Birkaç ölgün ışık da Yazdırmak istemedi milyonlarca kilometre uzaktaki güneşleri… Bir hayal işte Duvardan geçiveren Bir de tutabilsem Şöyle “sar!” desem kollarıma -Sar kıyısından köşesinden -Tadı gelsin dudak çevresinin!… Gözleri bana bakıyor mu Gözleri En değerli varlığı bedenimin Onu almamışsam üzerime Takmamışsam çehreme Yaşadım mı derim? Bana “ben” mi derim!... Bir güvercin uçar bazen Tutmaya bakamam Çırpıntısında gıdıklanır diz kapaklarım Sanki yuvalarını özlemişler gibi Sanki döne döne konmak isterlermiş gibi ellerime… Ben hiç yüzümü Dağ yoncalarında gezdirmedim Ne yeşerdiler yanaklarımda Ne de yanaklarımdakine çiğ dedim Omzunda erdim yeşilin toprağa yaşam rengine Varsın Ömrümce olsun Boyun borcu anlıma, tenin… Susulu bir zaman Zamanlar bekliyor işte yeniden akmaya Yok! Çözüm yok Mümkünü yok! Öpmeden olmaz yâri… Gözlerinde kirpikleri buldu mu birbirini Sözde uyurken yüzü Ben onu tilki uykusu süsünde Gözümle sevdim Sevmenin dile gelmeyen resimlerinin biri de buydu işte Onu karanlığında bile görebildiğim… Kimse üşümesin diye Alevin dalgalarında gizlenir yorgunluğun Bir o yana, bir bu yana dolanan sevdiğim… Ah sevdiğim Senin neyine kıyabilirim? Ne ellerine çizikleri, yaralarıyla Ne rüzgârlara karşı kol kola girmiş saçlarına Ne koruyan, kollayan düşüncelerine ısındığın hırkan, atkınla Ne düğümlü ayakkabılarının bağcığına… Ve haklı mücadelenin Gözlere Ve yüzlere Ve zihinlere “Artık yeter!” sesini nasıl duymayabilirim? Paha biçilemez insan sesine İnsanca yaşamayı dünyaya haykırmak isteyenlere Nasıl kör bakabilirim… Sözün ardındaki karanlıkta beslenirken acı Kaç kişi tutabilir ışığı Bütün kelimeler yolunda yoldaşın Türküler gönüldaşın Senin gibi… Ki ancak durulduğu gibi nehrin bahardan yaza Ya da rüzgârların bahara esmesi gibi Öyle bir iç çekişiydi ki gönlümün Duymaya Görmeye Koklamaya… Zamana birlikte el sallamak istediğim… Sevdiğim.. 10.02.2011 |