KENT
Bir kentin son halleridir;
Kalabalık olmasına rağmen herkesin yalnız olduğu... Yalnızlık gizli kopmaların getirdiğidir. Kent denince, üniversiteler, hastaneler ve parklar Gelir aklıma Ve damı başlarına yıkılmış işsiz gençler Her biri bir köşeye sığıntı olur Sonra ambulans sirenleri duyulur! Sirenleri bastıran çığlıklar da var! Bir erkek bir kadın fahişenin… Kent denince teknoloji, stres çok bilişmişlik Paylaşımsızlık aklıma gelir… Her gecenin öldürülmesinin faili karanlıklardır Bir entelektüel saçmalar “kent dünyanın medeniyet aynasıdır” demekle Bir şair “Kent kültürlülüktür” der. Oysa kent bataklığın batak halidir, kuzguni bir yalnızlıktır! Kent denince pusu krallığın yerleşik olduğu; Bir çöp kutusunda bir bombanın patlaması Bir arabanın kontrol dışı ezmeye aç… Ve Bir maganda kurşunlarına hedef olmamak için an mesafeleri… ... Ambulanstan bir mevta veya bir yaralı indirilir Ardında bir takunyalı, sarıklı… Doktorlar:”Eks oldu, atın morga” der Kent kalabalıklaşırken insanlık azalır veya ölür… Kaldırımları en çok çöpçüler bilir Hırsızların cirit attığı, cinayetlerin işlendiği apaçık gün ortaları Gizli, yasak aşklar sahnelenir Davetiyesiz gelen akşamlardan Asansör sevişmeleri ve ihanetin cam kırıkları Tuzla buz düşer caddelere… ... Kent içsellinden boğulanlar var Ve sabahlara, sisten çıkamayan güneş! Kirlenmişlikten İnsanlık. 2002/ HERZEM RONİVAN |
saygılar sunuyorum.