NOSTALJİ (Sevgili Süha Anar’a)heyhat nasıl da geçiyor zaman kim bu haince durup karşımda aynadan bana saati soran hayır ben olamam asla başkalarının ben diye gördükleridir olsa olsa kahrın yüzümde derinleşen çizgileri ve - bir züğürt tesellisi olsun için - olgunluk göstergesi bilinen saçın beyazı kişisel tarihlerimize düşülmüş dipnotlar hayatın her mevsiminde bahçemizi talan eden ayazı ne sık hatırlar oldum gülüm Cahit Sıtkı’yı İsyanlı şarkıların bıçkın güftelerini - ve annemin enfes köftelerini - bir gün tutuşturuverdiklerinde elimize hep tedirgin olduğumuz o detaylı çıktıyı beş kere yedi otuz beş elde var üç aşkım yalnızlığım ve ben olarak yaşamak elbet güç çılgın hasretler kucağında bağrı yanık iç çekmeler karşılıksız sevmeler alıp gitsem başımı hakkı verilmemiş delikanlı çağlara - aldanmalar zirvesine - gençliğin hevesli göğsümüzü acılara tutan şîvekâr kirvesine ne ki vazgeçerim ıslak sokaklarında vefanın her kayıp adresin toslayınca duvar kapılarına “ağlarım hatıra geldikçe gülüşlerimiz” boğaz manzaralı tepelerde ne sesimiz kalmış ne de izimiz alıp gitsem başımı tersine akan bir ırmakta kürek çekip biteviye avuçlarıma dek sürüp yüreğimdeki nasırı arabaya benzin dudağıma nikotin burukluğu koyamadan bir sinema parası yok diye parklarda oturuşlarımıza doyamadan omuzlarımda başının hafifliği ve serinliği üşüyen ellerinin nafile bu hayaller ne sen varsın şimdi ne seni bıraktığım ev ne senden bir haber zoruma gidiyor vazgeçmek her seferinde seni arıyorum her yol ayrımında sokak lambalarının titrek ışığında yıldız burcunda kirpiğimin ucunda yaralı yüreğim sıkıştı kaldı yazık hüznün avucunda bir bilsen menekşe gözlüm ne yaralar var bu aşk neferinde oysa şimdi param da bol sigaram da sinemaya gitsek depo full mısırımız colamız zulada hatta öpüşebiliriz de soluksuz loşluğunda salonun ama şişmesi imkânsız delik-deşik bu balonun sen başka gölgen başka yerde mevsim hazan dallar umutsuz şu talihim gibi kem her yağmur bekleyişimde gökler bulutsuz ayaklarım çıplak yolum da uzun hem azıksızım hem susuz her pozisyon off-side itiraz etsem atacak bak eli cebinde bekliyor hakem vazgeçiyorum bir başlasam çok şey var söyleyecek susuyorum dönüp durdukça uykusuz bir rüyadan diğerine düşüyorum sanki yıllar geçmemiş aradan zaman durmuş vedasız ayrılıklar çıkmış aradan ve biz dans ediyoruz “you are my lady” hep sevdim o şarkıyı ve seni ve tabi o eteği dantelli elbiseni sahi menekşe gözlüm şu bıçak artığı kalbim gibi hep içimde tuttuğum adın neydi |