Fermuarı Bozuk GökBir öğlen vakti çalınsın kapısı Hafif bir tıkırtı yoklasın hafızasının bâkir köşelerini Kaldırılmamış kahvaltı sofrasında uyuklayan uykusuzluğu Ve salonun ortasında kalmış dağınık masası ele verir yalnızlığını Buz gibi olmuş çay bardağına bıraktığı sıcak nefes Başa sar(a)mayacaktır tarihi Konsepti yavaş yavaş değişir öz’ün Bir kadehin karşısında yorulan zihni Süzgeçinden geçiremez geçmişi Topuklara ayak sesleri karışırken , gölgesini ezen bir nabız saptanır alfabenin derinlerinde Karşımda bir şamdan da dizleri üzerine çökmüş ay var Işığı gövdesinden uzak Silueti ölçüsüne dar Zaman günün peşinde kanıt ararken , ıslığı içine kaçar yel’in Kuru gürültülerle ayaklanır taştan bedenler , ıslak kirpikler Ne katrelerin sayısı tutulur hatırda Ne de rengi Ardı ardına dibe çakılır sağanakların her biri Ne kadar istense de çekilemez semânın fermuarı Ne var ne yok boşaltır göğsünden S/akladığı ibadetleri bile Tüneli kazınan yüreğin ucunda , kelepçeli elleriydi bekler sahipsizlik İşte ! Bir anahtar deliğinden bakıldığında görünen HAYAT . . . Rabbim sensizliğin gerçeğinden korusun !!! 22/12/2010 13;00 eMİNE |
___Değerli Şairine
_____tebrikler
_______saygı ve
__________selamlar